Çözüm arayışlarımıza, kendimizi bilmeye ve karşılaşmalarımıza yeni gözle baktıran 3 ilham.
İlhamdaşlarım herkese merhabalar.👋 Haziran ayının bu ilk ilhamolsun!'unda üç yeni ilhamımız var. Minik sürpriz olarak, her ilhamda kendimce çiziktirmelerim var.
“Nasıl Çözeriz?”le değil, “Nasıl Çözümlerin Birlikteliğiyle” çözeriz.
Günlük hayatta veya dünyamızda bir sorunla karşılaştığımız zaman zihnimiz ona hızlı, kolay ve iyi bir çözüm bulma arayışına giriyor. Doğal olarak “nasıl çözeriz?” sorusundan yola çıkıyor ve sorun için mükemmel veya mükemmele yakın bir çözüm bulma arayışına giriyoruz. Ancak, en basit gözüken sorunlar bile çok değişkenli, çok katmanlı ve çok paydaşlı sorunlardır. Tek bir çözümün sorunu çözebileceğini düşünmek, genelde sığ kalmak veya sorunu yeterince anlamamış olmak demektir.
Burada, çözüm arama refleksimizi değiştirmeliyiz. “Nasıl çözeriz?” sorusundan, “Nasıl çözümlerin birlikteliğiyle çözeriz?” sorusuna geçmeliyiz.
Çok değişkenli, çok faktörden beslenen, işin duygusal, çevresel, parasal veya kültürel boyutları olan sorunlar için bizim tek çözüm yerine çözümlerin birlikteliğine ihtiyacımız var.
Tek çözüm arayışında değil, çözümlerin birlikteliğiyle oluşabilecek çözümün arayışında olmalıyız.
“Kendini Bilmek” Gerçekte Ne Demektir?
Bir strateji yaparken önce kendi pazarını bilmen gerekir.
Bir problemi çözmek için önce problemi bilmen gerekir.
Mutluluğun ve hayat amacının başlangıç noktasını hep “kendini bilmekten” geçtiğine inanırız.
Apollon tapınağının girişinde “Kendini bil” yazar
Burada felsefi bir tartışma yapmayacağım ama “nedir bu kendini bilmek?” sorusunun çerçevesini çizmek isterim.
Kendini bilmek, bence, fiziksel sınırlarının içindeki senin, nasıl düşündüğünü, sevdiklerini, yeteneklerini veya düşüncelerini, başka bir deyişle, derinin altında olan her şeyi bilmekten ötedir.
Kendini bilmek, bunun ötesinde kendiliğini bilmektir. Karşılaşma biçimlerini, reflekslerini, uyum sağlama dinamiklerini bilmektir. Farklı ortamlara nasıl adapte olabildiğin, insanlarla etkileşim biçimin, her yaptığın şeydeki kendiliğin bu kapsamdadır.
Bunun ötesinde kendi evrenini bilmektir. “Kendin olmak” ancak bir durumsaldır. Durumdan duruma değişir. Farklı çevrelerle ve farklı bağlantılarla farklı bir kendiliğin ortaya çıkar. Nasıl bir çevredesin, evreninde hangi kavramlar, hangi yapılar ve hangi tasarımlar var? Çevrende olan her şey, kendiliğini etkiliyor ve olmakta olacak olan kendiliğine yön veriyor.
Bunun ötesinde evren perspektifinden bakarak, evrendeki kendini görmektir. Evrendeki yerin, hangi ağların içinde olduğun, hangi döngülerin parçası olduğun ve neye hizmet ettiğin.
Ve bunun da ötesinde evreni bilmektir. Dünyanın işleyişi, gücün ve ilişkilerin dinamiklikleri, değişimin ve dönüşümün nasıl olduğu.
Ancak, tüm bunları birarada gördüğümüzde kendini bilmeye yaklaşabileceğimizi düşünüyorum.
İki kişi karşılaşmaz, iki network karşılaşır.
Sen ve ben karşılaştığımızda, sadece, sen ve ben karşılaşmayız.
Benim evrenim (networkum) ile senin evrenin (networkun) karşılaşır.
Seni, senin networkunun yansıması olduğunu bilirim. Senin tercihlerin, değerlerin ve kültürün bu network içinde yoğrulmuştur. Sana bakınca, seni yoğuran bir network olduğunu bilirim.
Belki, senin sayende, senin güvendiklerin, arkadaşların ve networkunle karşılaşma ve tanışma ihtimalim olduğunu bilirim. Senin tanıman gereken, seninle tanışmaktan mutlu olabilecek networkumdeki kişileri düşünürüm.
Seninle karşılaşmışken, ortak tanıdıklarımla da karşılaşmış olurum. Kulaklarını çınlatırız, seninle onlara selam söylerim veya onlarında hal hatırını sorarım.
Seni gördüğümde, seni okuduğumda; insanlara veya senin gibi insanlara karşı koyduğum etiketler, önyargılar değişir, şekillenir.
Seninle karşılaştığım için sosyal ağlar bile, senin beğendiğin şeyleri, senin, benim tanıyor olabileceğim arkadaşlarını bana önerir.
Ve daha neler neler…
Ve daha bir çok şekilde…
İlhamolsun’u okuyup paylaştığınız için teşekkür ederim. Umarım, size ve hayatınıza ilham olur.
Sevgilerimle
Özgür
Instagram: OzgurAlaz