Gerçeği Yalnızca Masallar Bilir
Merhaba!
Herkese ilham dolu pazarlar diliyorum Bu haftaki ilhamımız, “Gerçeği Yalnızca Masallar Bilir” podcasti ile 1001 gece masallarının çözümlemelerini yapan Özcan Yüksek e Coşar Kulaksız’dan. Geçtiğimiz hafta yayını podcast olarak dinledim ve sadece masallar konusunda değil, bir çok farklı açıdan bana ışık yaktı.
Hızlı, Ezbere Çözüm değil, Çözümlemeler
Özcan Yüksek ve Coşar Kulaksız’ın 1001 gece masallarını çözümlerken; o dönemin toplumunu, masallardaki sembolleri, masalların anlatı biçimi ve insanlarla ilişkisini farklı boyutlarda yorumluyorlar. “Çözümleme” kavramını ve bunu nasıl yaptıklarını bir not edelim. Diğer yandan, modern toplum ve iş dünyası; geribildirim, değerlendirme, puanlama ve notlama gibi sistemler üzerine kuruludur. İlerlemenin yolu, bir şeyi çok defa yapmaktan değil, her yaptığınla birşeyler öğrenmek (geribildirim almak) ve tekrar yaptığın her seferde, bu geribildirimlerle öncekinden daha iyi yapmaya çabalamaktır.
***
Geribildirim sistemlerimizin darboğazı, bizi kolay çözümlere ve yüzeysel aksiyonlara yönlendirebiliyor. Örneğin; bir işe başlamakta tereddüt ediyorsanız, duygusal yeme yapıyorsanız veya sporu aksatıyorsanız, bunların sebepleri ve çözümleri çok açık değil midir? Belki de değildir, belki de ihtiyacımız, bildiğimizi düşündüğümüz çözümler değil, gerçekten o şeye bir çözümleme zamanı ayırmaktır. Bu yayını, masal çözümlemenin ötesinde, kendi dertlerimi, durumlarımı veya olayları nasıl çözümleyebileceğim konusunda perspektif kazanmak için de dinledim. Önyargısız, kolaycılıktan uzak, duyguları açıklayarak, çevrenin etkisini düşünerek, sadece masallar çözümlenmez, belki de bizim ihtiyacımız, sorunlarımız için ilk akla gelen çözümlere değil, çözümleme zamanına ve sürecine ihtiyacımız vardır.
Masallarda kral var ama kral sensin
Masal çözümlemelerinde, sunucular, sıkça, “Masallarda kral var ama kral sensin”, “Dervişte biziz. Hepimiz dervişiz hepimiz kervancıyız aynı zamanda” derler. Binlerce yıl yaşamış, süzülmüş masallardan, hem görme biçimlerinde, hem de hikayelerimizde bu yönüyle alacağımız dersler vardır. Diyelim ki, bir hikayemiz var. Bu hikayenin iyiliğini test etmek için sormanız gereken soru belki de; “Bu hikayede, insanlar kendilerini görüyor mu, bu hikayedeki kahraman/durum ile insanlar kendilerini ilişkilendiriyor mu?” sorusudur. Hikaye yalnızca bizimle ilgiliyse, onun en azından kalıcı olmayacağı çok açıktır. “Benim hikayen ne?” sorusu yerine, “Benim, kendini bulabileceğim hikayen ne?” sorusu daha etkili hikayeler oluşturacaktır.
Bu yaklaşım, görme biçimi olarak da, bizlere müthiş bir zenginlik sunuyor. Örneğin, bir hikayede, bir masalın içeriğinde veya anlatımında görebileceğimiz şeyler vardır. Ancak, bu hikayeyi kendi hikayem olarak görmek, oradaki kralı kendim ve kendi hayatım olarak görmeye başladığımda öğrenebileceğimiz şeyler farklılaşır. Bu hikayeyi, toplum anlatısı olarak gördüğümüzde, öğrenebileceğimiz şeyler bambaşka boyut kazanır. Geçen haftaki bülteni okuyanlar, buradan “ben biz hepimiz” bölümüne attığım pası göreceklerdir. Hikayeyi bu farklı katmanlar arasında seyahat ettirdikçe gördüğümüz şeyler genişler.
Mesaj, mecranın kendisidir
Masal çözümlemesi konusunda son dikkat çekmek istediğim nokta, bir masalı çözümlerken, öncelikle masalı da yani masalın kurulu olduğu anlatı tarzını da çözümlemiş olmak gerekir. Her masal, masal anlatı biçiminin mesajlarını da kendi üzerinde taşır. Örneğin, masallar, yapısı gereği didaktik değildir. Size birşey anlatmazlar ve sizin anlamanızı isterler. Sizi değiştirmek istemezler. Anlarsanız, anladığınız sizin görüşünüz olacaktır. Bu durum, masal anlatı biçiminin genel özelliğidir. Masalları çözümlerken de, çözümlemelerimizi masal anlatı biçiminin bu özellikleri üzerine inşa etmek gerekir.
***
Marshall Mcluhan’ın, ünlü sözünü hatırlayalım. “Mesaj, mecranın kendisidir”. Bu sözün derinliğini, masal çözümlemeleriyle daha iyi kavradım. Ali baba ve kırk haramiler masalını düşünün. Bu masal, masal mecrasının ve masal anlatı biçimi manifestosunun üzerine kuruludur. Ve masal anlatı biçiminin özelliklerini içinde barındırır. Yeni masal yaratmak, masal anlatı biçiminin fikirleri, mesajları ile uyum içinde olmalıdır. Her zaman, bu kadar açık olmasa da, aslında her projemiz, her işimiz, her konuşmamız veya her karşılaşmamız, bir mecra üzerindedir. Projelerimizin, işimizin, konuşmalarımızın veya karşılaşmalarımızın üzerine kurulduğu mecrayı bilmek bize esneklik ve akıl katar.
***
Okuduğunuz ve paylaştığınız için teşekkür ederim.
Hepimize ilham olsun
Sevgiler