Atıştırmalık 3 ilham: Yetenek neden yetmez... Krizlere neden kriz dememek ve büyümeden büyüme üzerine
İlhamdaşlarım herkese merhabalar, bu hafta üç ilhamımızla, yetenek kazanma hedeflerimize, yaşadığımız krizlere ve büyümenin farklı bir boyutuna bakacağız. Şimdiden ilhamolsun
Yetenek kazanmakla yetinmeyin. Zekasını edinmeyi amaçlayın.
Bir şeyin nasıl yapılacağını bilmek ve bir şeyi yapmak için kapasite geliştirmeye yetenek diyoruz.
Tenis oynamak, satış yapmak, insan yönetmek, yaratıcılık vb…
Bunlar hepsi, yetenek ve hepimiz farklı alanlarda yetenek geliştirmek istiyoruz.
Ancak…
Yeteneğin ötesinde; tenis zekası, satış zekası, insanlarla etkileşim zekası, yaratıcılık zekası diye başka bir şey de var.
Bir yetenek, bir şeyi yapabilme becerisiyse; bir şeyin zekası, o şeyi ne zaman, nasıl yapabileceğini bilmek, farklı durumlarda o yeteneği kullanabilmek ve o yeteneği adapte etmeyi bilmek demektir.
Başka bir deyişle, yetenek potansiyel enerji gibiyse; Zeka kinetik enerji gibidir.
Öğrenmek, yapmak, bilmek ve becermek istediğimiz şeyleri birer yetenek olarak değil de, birer zeka türü olarak tanımlarsak neler değişecek hayatımızda?
Krizleri brief olarak görmek, krizleri birer meydan okuma olarak tanımlamak
Hayatımızda krizler, ters giden şeyler, problemler, baş belası diyebileceğimiz şeyleri ele alırken…
Onlara kriz diye tanımladığımızda; perspektifimiz geçmişte kalıyor. “Bugüne nasıl geldik ve başımıza ne geldi?” soruları içinde sıkışıyoruz.
Onlara birer challenge (meydan okuma) veya reklamcılık dünyasından kavran olan, “brief” gibi ele alırsak, perspektifimizi geleceğe odaklarız. O şeyi, olduğu gibi anlamak, kabul etmek ve sonrasında “bundan sonra ne yapacağız? Bu sorunu nasıl çözeceğiz?” Gibi sorulara yer açar.
Krizde “Olmuş, vah vah” duygusu var, onu bir meydan okuma olarak görmekte “henüz bitmedi, ne yapabiliriz ve güçlenerek çıkacağız” duygusu var.
Demirel’den alıntı yaparsak “Meseleleri, mesele etmezseniz; ortada mesele kalmaz”
Bir anlamda aşırı genellersem, “Meseleleri, mesele olarak değil de, bir meydan okuma olarak görürseniz, odağınız aksiyona ve geleceğe kayar ve ortada çözülmemiş mesele kalmaz”
Gelişmek, Büyümek ve İyileşmek sadece Gelişerek, Büyüyerek ve İyileşerek olmaz. Bu resmin yarısıdır.
Projelerimizde, hayallerimizde, hayatlarımızda, işlerimizde; büyümeyi hep daha fazla, daha çok ve daha iyi ile tanımlarız. Hep daha çok, daha büyük ve daha iyi için gelişme, büyüme ve iyileşme hedefleri koyarız.
Ancak, bu büyümenin sadece bir yönüdür.
Büyümenin diğer yanı da riskleri azaltmaktır…
Mesela;
O şeyi daha güvenli hale getirerek (Sporduysan kaza ihtimalini azaltarak)
Dayanıklılığını arttırarak
Daha kalıcı hale getirerek
Esnekliğini arttırarak
Bağışıklık kazandırarak
Enerji dostu bir yapı kurarak
Israfları ortadan kaldırarak
Daha taze, daha dinamik, daha yenilenebilir yaparak
Onararak
…
Bunları yapmak, o şeyi görünürde büyütmez, iyileştirmez. Ama yine de riskleri azalttığı için değerini arttırır.
Bir şeyin değerini, risklerini azaltarak da arttırabilirsiniz.
Üstelik gelişmeden, büyümeden ve iyileşmekten daha kolay ve daha hızlı şekilde…
O zaman çok yaşasın🎊
Riskleri azaltma konusunda çabalayan; içindeki detaycıya, içindeki paranoyağa, içindeki şüpheciye, içindeki savuncucuya, içindeki savaşçıya…
Herkese şimdiden ilham olsun dilerim
Sevgiler
Özgür
Haftaiçi instagram’da ilhamolsun videoları paylaşmaya devam edeceğim. Bu linkten takipte kalabilirsiniz. https://www.instagram.com/ozguralaz/