Atıştırmalık Pazar İlhamları (hareket, su geçirmeyen ayakkabılar, sarılmak ve daha neler neler)
ilhamdaşlarım bu yağmurlu günden herkese merhabalar. Dün, kısa bir şehir turu yaptım. Bana ilham veren bir kaç anı sizinle paylaşmak istiyorum. Şimdiden ilham olsun.
Hareket Bereketin Farklı Halleri
Hareket Bereket diyoruz. Nerede hareket orada bereket diyoruz. Ancak, bu hareketi sadece kendi hareketimiz olarak görmeyelim.
Mesela, sen aynı yerde kalabilir ama çevren hareketli olabilir. Mesela, JR’ın Netflix’te yayınlanan belgeselinde bir sahnede aşağıdaki sahneyi kaydettim. Diyor ki: “Bizi besleyen şey, etrafımızı farklı geçmişlerden, farklı hikayelerden, farklı yollardan gelen insanlarla çevrelemek.” Bu hareketliliğin bir biçimi.
Son olarak hareketin içinde olmak. Göçmen bir kuşun rüzgarlara kendini bırakması gibi. Veya, bu zamanlar “yapay zeka” dünyasının içinde olmak gibi. Bu da hareketin farklı bir boyutu.
Yani,
Nerede hareket orada bereket demek. En basit haliyle en az üç türlüdür.
Ben hareketlenirim
Çevrem ve bağlantılarım hareketlidir
Hareketin içindeyim.
Yaşam demek hareketlilikse, yaptığımız hamleler, kalbimizin atışı, nöronlarımızın bağlantı kurmasıysa…
Hareketliliği farklı açılardan tanımlamak, farklı açılaradan hareketliliği bilmek, çözümlerimizi hareketliliğin farklı açılarında aramak, hayatımızı iyileştirecek temel fikirlerden biri olacaktır.
Su Geçirmeyen Ayakkabı Yapmaya Çalışmayın
Daha önce ilhamOlsun’da bir ilhamıyla bize konuk olmuş Erol’la bir sohbetimizi hatırladım. Doğa yürüyüşü için ayakkabı seçimi üzerine konuşurken, şöyle bir cümle kurdu. “Su geçirmeyen ayakkabı arama. Bu sözü vadeden ayakkabılar koku yapabiliyor (başka sorunları oluyor), doğanın farklı koşullarında sözünü zaten yerine getiremiyor ve kaba oluyor. Daha iyi ayakkabı seçimi, “suyu hızlı geri tahliye edebilen ayakkabılar oluyor”.
Dün metro’da gelirken böyle bir “su geçirmeyen ayakkabı” gördüm. Ancak su geçirmeme özelliği ayakkabının kendisiyle ilgili değil, ayakkabının plastik koruyucusu sayesinde mümkün olmuştu.
Biz, acaba, su geçirmeyen ayakkabı yapmaya çalışıyor olabilir miyiz?
Çözmeye çalıştığımız problemlerde, işimizde ve hayatımızda bunu bir düşünelim.
Nihai hedef, ayakların ıslanmaması veya ayak konforunu sağlamaksa, su geçirmeyen ayakkabı yapmaya çalışmak çözümlerden birisidir sadece.
Ayakkabıya koruyucu tasarlayabiliriz.
Ayakkabının hızlı suyu tahliye etmesini sağlayabiliriz
Ayakkabının en hızlı kurumasını sağlayabiliriz.
Su geçirmeyen çorap yapabiliriz.
Kaldırımları iyileştirebiliriz.
ve daha bir dolu şekille bunu yapabiliriz.
Bugün istanbul yağmurlu, hepimizin ayakkabıları bir şekilde su alacak. Bu benzetme ve ayaklarımızın ıslanmasının verdiği his, bizim problem çözmeye daha geniş yaklaşmaya uyandıran benzetme olsun.
Ürün Yönetimi ile ilgili Bildiklerinizi Unutun
Bu vesileyle bir de tavsiye vereyim. İstiklal caddesinde, İş Bankasının Resim Heykel Müzesi Cafesi çok güzel olmuş. Caddenin akışına karşı oturmak çok keyifliydi. Bu fotoğrafı da Resim Heykel Müzesinin cafesinde fotoğrafladım.
İş dünyasında hepimizin bir mesleği var, hepimizin bir değer tasarımı var.
Şirketlerde ürünlerimizi daha da iyileştirmek için “ürün yönetimi” takımlarımız var.
Ancak, olay ürün veya bizim ne sunduğumuz, bizim yapabildiklerimiz değil sadece.
Olay yoğurlu granola
Olay ne yoğurt, ne granola.
Olay yoğurtlu granola.
Ne demek istiyorum?
Ürün yönetimi kavramını genelleştirilmiş bir kavram olarak (ürünün ötesinde) kullanıyorum. Sözgelimi avukatsanız da sunduğunuz bir ürün/servis var. Belli beceriye sahipseniz de bunu da bir ürün gibi görebiliriz. Bir işe, bir katkınız varsa, buna da sizin ürününüz, sizin değer vaadiniz diyebiliriz.
Ürünümüz ve değer tanımımızı ürününüzün tamamlandığı yerde sonlandırmayalım. Mesela, yoğurdun üreticisi Sütaş için, ürün, yoğurdunu rafa kadar getirdiği zaman sonlanmamalı.
Sütaş için ürün yoğurttur, ancak daha geniş tanımıyla Sütaş için ürün, yoğurduyla birlikte yapılabilecekler, Yoğurdun hayattaki yeri, Yoğurdun diğer şeylerle birleşip oluşturabileceği tariflerdir. Sütaş için ürün aynı zamanda yoğurtlu granoladır. Yoğurtlu Granola’nın sadece Yoğurdunu oluştursa da.
Bu perspektiften, ürün yönetimi ile ilgili bildiklerimizi unutalım diyorum, çünkü;
Ürünü bizden doğan, bizim sunduğumuz bir şey olarak görmeyelim. Ürünümüzü, dünyadaki yer, yaşam için gerekli olan, yaşam içinde varlık gösterdiğimiz alanlar olarak görelim.
İşimiz ürünümüzü daha değerli hale getirmek değil sadece, ürünümüzün diğer ürünlerle birlikte yapabileceklerini keşfetmek ve hep birlikte yaratabileceğimiz deneyimleri tasarlamak
Ürün yönetiminin çok azı ofisin içinde, daha çoğu dışarıdadır, işbirliklerindedir.
Hayat Sarılınca Güzel
Yine benden bir tavsiye olsun. Taksim’de “Hayata Sarıl Lokantası” var. Ayşe Tükrükçü’nin başlattığı, toplumda ötekileştirilen, toplumda yok sayılan bireylerin topluma yeniden kazandırılmasını sağlamayı amaçlayan bir umut merkezi. Gündüzleri bildik lokanta, akşamları da evsiz dostlarımıza hizmet eden bir yer. Taksim civarında olduğum zaman hep uğramaya çalışırım.
Hayata Sarıl Lokantasında bir söz var: “Hayat Sarılınca Güzel” Bu sözü biraz farklı da okudum.
Yaşadığımı tam hissettiğim zamanlar oluyor, zamanın nasıl aktığını hissetmediğim, bir bağlılık ve sevinç duygusu hissettiğim. Özgür olduğumu hissettiğim anlar.
Bazen de, yaşadığımı hissedemediğim zamanlar oluyor. Motivasyonsuz olduğum, değerli bir iş yapmadığımı hissettiğim, kendimden uzaklaştığım ve yeniden başlamak istediğim zamanlar.
Bu iki uç arasındaki farkı yaratan nedir, benim açımdan? Bu yüksek anlarımda olanlar, hissettiğim tam olarak nedir? O şey, aslında “Hayata Sarılmak”
Her boyutta hayata sarılmak, hayatla hizalanmak. Mesela,
Dünyanın büyüklüğünü, dinamikliğini ve dönüşümünü hissettiğim anlar.
Dünyanın parçası olduğumu hissetmek. Yaptıklarımla, eylemlerimle dünyanın bir parçası olduğumu hissettiğim anlar
Dünyayla uyumlandığım zamanlar
Çevremle kökleştiğim, güvenli olduğum. Çevremi tanımaya anlamaya çalıştığım zamanlar
Çevremdekiler etkileşimim dans eder gibi olduğu zamanlar. Dinleyen, tepki veren, anlayan
Mesaj olduğum zamanlar, çevreme bakış açımı yansıttığım zamanlar
Kendim olmaktan sevinç duyduğum zamnlar
Yaşamak ve yaşadığını hissetmek, yaşam ile farklı katmanlarda bağ kurmak demek.
Yaşamak ve yaşadını hissedebilmek, yaşam ile farklı katmanlarda diyalog halinde olmak demek.
Yaşamak ve yaşadını hissedebilmek, yaşam ile farklı katmanlarda sarılmak demek.
O zaman hepimize ilhamOlsun!
İlhamOlsun’da olduğunuz için güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Hafta içi paylaşımlarımı Instagram ve Linkedin’den takip edebilirsiniz.