Boğaziçi direnişinden, öğrenme tuzağından ve alışkanlık kazanmanın sevgili yolundan ilhamlar.
İlhamdaşlarım merhabalar. Hayatımızdaki ilhamları iyiliklere dönüştürdüğünüz güzel bir hafta olsun. Bu hafta 3 yeni ilhamımız var. Şimdiden ilham olsun! Bakalım bu 3 ilhamı neye dönüştüreceğiz?
Boğaziçi direnişinden ilham
DirenenAkademi seminerinde bu hafta, Boğaziçi üniversitesi direnişinin destekçilerinden Prof. Dr. Mine Eder’in, “Bizim bir Boğaziçi direnişi müzesi hayalimiz var. Bu zor zamanları geçtiğimizde; mücadelemiz, mücadelemiz için verilen ödüller, plaketler ve hatıralarla birlikte bir müze açma hayalimiz var” söylemini not aldım.
ve ilham olması için size sorularımla birlikte bırakıyorum.
Kişisel hayatlarımızdaki mücadelerimize bunu yansıtmak bize güç verir mi?
Mücadelemizin müzesini kurma hayaline sahip olsak, mücadelemiz nasıl değişirdi? Mücadelemiz daha çok anlam kazanır mıydı?
Müze bir fikirdir. Müze, belki bir blog yazısı olabilir, belki video, belki de bir anı kutusu. Sizin mücadelenizin müzesi nasıl olabilirdi?
Beni tanıyın, beni anlayın istemem. Sizi de tanımasınlar, anlamasınlar
“Cengiz Ultav’ı tanıyor musunuz? Kendisi 74 yaşında. Hep taze, hep meraklı. Türkiye’de internetin gelişiminin her aşamasına tuğla koymuş bir düşünce insanı. Beni, en etkileyen yanıysa inanılmaz merakını ve öğrenciliğini taze tutması. Bazen, farklı konularda eğitimlere veya online buluşmalara katılıyorum. En sık karşılaştığım kişilerden birisi kendisi oluyor. Bu yönü hepimize ilham olsun.
Bugün, kendisini, yapay zeka konusunda dinleme şansına sahip oldum. Sunumda paylaştığı bir alıntıyı yine ilhamınıza bırakmak istiyorum.
“Düşünmeyi, anlamaya tercih ederim. Çünkü, düşünmek; bestelemek gibi, hareketli, çoklu ve süreklidir. Öte yandan, anlamak sonunu getirmektir.” Igor Stravinsky
“Daha çok şey öğrenelim, daha çok anlayalım” doğru hedefler midir?
Anlamak, öğrenmek ve tanımak, anladığımızı düşününce, öğrendiğimizi düşününce veya tanıdığımızı düşündükçe bitiyor. Anlamak, öğrenmek ve tanımayı açık uçlu olarak düşünelim.
Einstein, meşhur görecelik teorisini yazdığı makaleyi sorularla kapatmaktadır. Bir teori sunum, “bu dediğim böyledir” demiyor. Onu arayışta bırakıyor.
“Müşterilerimizi anlayalım.” diyoruz. Bu bakış açısında, müşterilerinizi anladığınız an, işinizin bitmeye başladığı an.
ve daha neler neler
Bu yüzden, “beni anlayın veya beni tanımış olun istemem.” Hep keşfedilecek, hep merak edilecek yeni şeyleri olan, anlamım sizin gözünüzde tamamlanmamış kalsın isterim.
Alışkanlık Yaratmakla ilgili her şeyi unutun. Tek bu kalsın.
Yaptığımız bazı şeyleri yapmak neden bu kadar zorken, öte yandan, bazı şeyleri yapmaktansa kendimizi alamayız?
Aynı şeyi yaşayanların bir kısmı, sadece o şeyi yapmış olurken, bazılarıysa o şeyi deneyimliyor, yaşıyor, hissediyor, o şeyden keyif alıyor ve o şeyin deneyimle değişiyor. Bu fark nasıl oluyor?
İlhamdaşlarım geçen bültenlerde konuğumuz olan Aydan Kumpas’ın “Seyahatteki beni seviyorum” sözünü hatırlayacaklardır.
Geçen sabah uyandığımda, bu hissi, farklı bir durumda, hissettim. Sabah saatim çalmadan uyandım. Güne heyecan duydum. “Yola devam” filmindeki çocuk gbi uyandım. Güne karşı heyecanlıydım. Nefesimi, bedenimi uyandırdım. Ve sonra “wow, böyle uyanan Özgürü seviyorum” dedim kendi kendime. Bu sözün nereden tanıdık geldiğini biliyordum, tabi ki. Sabah uyanmak, seyahate çıkmak, bir yerleri ziyarete gitmek veya toplantı yapmak bir şeydir. Sabah uyanan seni sevmek, seyahatteki seni sevmek, toplantıdaki seni sevmek başka bir şeydir.
Yapmak istediklerimizi yapabilmek için sistemler arayışındayız, kararlar alırız, ödüller koyarız.
“Yapmak istediğimizi yapan kişiyi sevebildiğimiz zamansa”, bu bakış açısıyla, yapmak istediklerimiz daha kolay, daha heyecanla ve daha hissederek yapabileceğiz.
O yüzden, alışkanlık kazanmak için her şeyi unutun, bir tek bu kalsın dedim.
Yapmak istediğiniz şeyi yapan sen olmayı sevmek.
Ne dersiniz?
Atıştırmalık İlhamlar
IQ’mu 5 puan arttıran bakış açısı: Bu paylaşımımı okumanızı çok istiyorum. Seçimlerimizi düşünürken tek eksen diye düşünmek yerine, iki eksen olarak düşünmek, bize yepyeni dünyalar açacak.
Prada müzesinde eserler neden arka çerçevesinden sergileniyor: Bu sergide sizce çok şey mi görünür, yoksa hiçbir şey görünmez mi?
Balenciaga neden 275 Euro’ya koli bandı satabiliyor?:
Her yaptığımız işin icat çıkarma sorumluluğu vardır. Bir işyeri hekiminin çıkardığı icattan, bize ve işlerimize yeni sorumluluklar, yeni bakış açıları
Fikir markası olmaya IKEA ve Paşabahçe’den örnekler: Siz ne zaman “biz fikir markasıyız” diyeceksiniz.
Ikea, McDonalds’ sadece markalarından, sadece ürünlerinden para kazanmıyor: bu markalar finansal yatırımlarla nasıl para kazandıklarının bir örneği.
Yorumlarınızla, fikirlerinizle bu ilhamı birlikte geliştirelim. Hepimize şimdiden ilhamOlsun!
İlhamOlsun’da olduğunuz için güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Hafta içi paylaşımlarımı Instagram ve Linkedin’den takip edebilirsiniz.
Zamanınız ve ilhamdaşınız olarak kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle
Özgür
➡️ Ozgur Alaz - Instagram (Instagram’da günlük ilham hikayeleri paylaşıyorum
74 artık yaşlı sayılmıyor :) Guy Kawasaki 60 yaşında dalga sörfü öğrenmiş ve 70 yaşında her gün yapmaya devam ediyor. "Aging is pursuit of comfort"