Eylemlerimizin Bağlantısallığı İçin 7 Prensip
İlhamdaşlarım, merhabalar. Eylemliliğimize yeni gözle baktıkça, bunun etkisini tüm eylemlerimizde göreceğiz.Tüm eylemlerimizi yaşayış biçimimizi değiştirmesini umduğum 7prensip bu hafta ilhamolsun!da
Eylemlerimizin Bağlantıları
Nasıl nefes aldığımızdan, çatalımızı nasıl tuttuğumuza kadar;
Şirketin strateji sunumunu hazırlamaktan, en önemli müşteri sunumunu yapmaya kadar…
Eylemliliğimizi, eyleme geçme ve eylemde olma biçimimizi
Daha iyi anlamak, yeni bir çerçeveye oturtmak ve yeni gözlerle görmek…
Yine nasıl nefes aldığımızdan, nasıl müşteri sunumunu yapacağımıza kadar…
Hayatımızın her noktasındaki eylemimizi
Tazeleyecek, yenileyecek ve iyileştirecektir.
Daha önce, eylemlerin kendi içinde yeni gözle görmek için, eylemlerin dünyasını kendimce anlattığım “eylemlerin metası” isimli bir bülten paylaşmıştım.
Bu sefer, eylemlerimize bağlantısal bir çerçevede bakacağım. Eylemlerimizin diğer eylemlerimizle ve dünyayla olanlarla ilişkisini, koordinasyonunu, hizalanması ve etkileşimi gibi noktalardan yeni görme biçimleri sunacağım. Eylemlerin bağlantısallığı üzerine görüşlerimi 7 prensip ile paylaşmak istiyorum.
Büyük resim değiştikçe eylem de değişir.
Yaptığımız eylemler, büyük resimde neyin parçası? Hangi amaçların, hangi süreçlerin, hangi stratejilerin bir parçası?
Büyük resmin yani amacın yeniden tarifi mümkün müdür?
Büyük resimde olan değişiklikler, eylemlerin sıklığını, yapılma biçimini vb. nasıl etkilemektedir?
Örneğin, sağlıklı olmak büyük resminin bir parçası olan spor yapmak eylemi; yazları ve kışları, 20lerinde veya 50lerinde farklı şekillerde eylemselleşmelidir.
Büyük resmin olgunluğu veya ekosistemin yaşam evresi de eylemin gerekliliğini şekillendirir. Gelişmiş bir pazarda ihtiyaç duyduğunuz müşteri hizmetleri sistemi ile gelişmemiş bir pazarda ihtiyaç duyduğumuz müşteri hizmetleri sistemi birbirinden farklıdır.
Pazar yeniyken, keşif, eğitim, ikna vb. gibi çabalar önemliyken, pazar olgunlaştıkça maliyet, operasyon gibi çabalar önem kazanmaktadır. Pazarın olgunluk seviyesini gözönüne almadan, ayrı ayrı parçaların eylemlilik şekillerine ve performanslarına odaklanmak eksik kalır.
Eylemleri, büyük resimden ve ekosistemin o anki durumundan ayrı düşünmemeliyiz.
Eylemlerimize, bu açıdan bakınca, eylemlerimizi, bizim yaptığımız, bizim çabalarımızla varolan bir şey olarak görmek zorunda değiliz. Ekosistemin doğal olarak ortaya çıkardığı, kendiliğinden gelişen ve normal şekilde varolan bir şey gibi de görünür gözümüze. Eylemler, çabasızlaşır.
Eylemin kendi içinde gerektirdiği çabadan çok, o eylemi ortaya çıkaracak olan çevre tasarımı önem kazanır.
Her eylem, döngünün bir parçasıdır
Eylemler, tek başına görülebileceği gibi aynı zamanda her eylem bir döngünün de bir parçasıdır.
Eylemin kaynakları için başka eylemler veya başkalarının eylemleri gerekebilir. Eylemin sonuçları da aynı şekilde başka eylemler doğurabilir.
Bu gözle bakınca, eylemleri tek başına değil, akış içinde bir yer olarak görmeye başlıyoruz. Eylemin amacı da bu akışın devamlılığını sağlamaktır.
Örneğin yemek yeme döngüsünün bir devamı bulaşıkları yıkamaktır. Yemek yeme eylemini bir döngü olarak gördüğünüzde yemeklerinizi, yıkama dostu olarak servis edebilir, tabaklarınızı sıyırabilir ve tabakları bulaşık makinesine hazır hale getirmeyi bu eylemin bir parçası olarak görebilirsiniz.
Suyun bir döngüsünün olması gibi
Her eylem de, zamansal boyutta, amaçsal boyutta veya kullanımı olarak bir döngünün parçasıdır.
Döngüler her zaman bu şekilde görünür değildir. Döngüler bazen soyut, bazen de makro seviyededir.
Son olarak, bir eylem, siz istediğiniz, siz görebildiğiniz kadar çok döngünün bir parçasıdır.
Eylemler ormanında her tür eyleme yer açmalıyız.
Eylemlerimiz, ormandaki farklı tür canlılar gibidir.
Bazı eylemlerimiz zihinsel, bazıları üretici, bazıları ilişkisel, bazıları onarıcı, canlandırıcı ve hatta bazıları streslidir.
Sağlıklı bir ormanda, farklı tür canlılar birarada yaşar. Bir denge içinde yaşar.
Sağlıklı bir eylem dünyasında da, farklı tür eylemler bir denge içinde varolmalıdır.
Sürekli kullanılan keskin bir bıçak zamanla keskinliğini yitirir.. Bıçağı, ara ara bilemek (yani onarıcı bir eylemde bulunmak) gerekir. Bıçağın kullanımı tek başına ve sürekli olarak var olabilecek bir eylem değildir.
Aynı şekilde sürekli aynı tip eylemleri sürdürüyor olmak aslında sağlıklı bir eylem dünyası değildir. Sağlıklı eylem dünyasında, ilişkisel, büyüten, üretici, onarıcı, canlandırıcı ve hatta stresli eylemler birliktedir.
Üretici eylemlerinizi, canlandırıcı veya onarıcı diğer eylemlerle dengelemeliyiz.
Bazen, eylemin performansının yanıtı eylemin kendi içinde değildir; fark, eylemin çevresinde onarıcı ve canlandırıcı eylemlerin olup olmamasından kaynaklıdır.
Her eylem bir oy kullanmaktır.
Alışverişinizi nereden ve nasıl yaptığınız, hangi tip işleri desteklediğiniz konusunda bir oy kullanmaktır.
Hangi eylemlerde bulunduğunuz veya hangi eylemlerden kaçındığınız da karakteriniz ve dünya görüşünüz hakkında oy kullanmaktır.
Dünyadaki savaşlar, sadece ülkelerin savaşı değil, değer sistemlerinin de savaşıdır aynı zamanda.
Eylemi, eylem olarak görmeyip, ötesinde, her eylemi, eylemin mevcudiyetiyle, eylemin parçası olmasıyla veya eylemin desteklemesiyle bir değerler sisteminin parçası olarak görmek gerekir.
Stratejideki eylem tercihindeki en büyük hatalar burada yapılmaktadır. Eylemleri, değer sistemleriyle ilişkisini görmeyip, farklı değer sistemlerini destekleyen eylemleri stratejiye katmak. Ve bu tercihin sonucunda sistemde biriken gerilim ve uyumsuzluk.
Her eylem, aynı zamanda kaynak bakımından oy kullanmaktır. Bir eyleme oy kullanmanız, o eylemin alternatifine daha az kaynak kullanmak demektir. Bir tür eyleme zaman ayırmanız, zaman ihtiyacı duyan başka tür eylemlere daha az zaman kaynağı kalması demektir. Bir hobinize kaynak ve dikkat ayırmanız, diğer hobinizi ertelemeniz kararıyla kolkoladır.
Eylemler karakterimizi tasarlar.
Eylemlerin bir etkisi de, “eylemin yarattığı ben” şeklindedir.
Sadece “eylemlerin sonuçlarının yarattığı benden” bahsetmiyorum.
Belirli tür eylemleri, belirli şekilde yaptıkça, karakterim ve yaşayış biçimim de o eylem gibi oluyor.
20 sene boyunca, bürokrasinin yoğun olduğu bir kurumda çalışan birisinin karakteri de eylem biçimi gibi dönüşmüştür.
Eylemlerin getirdiği karakter dönüşümü, her örnekte bu denli görünür olmasa da, karakter dönüşümümüz, her yaptığımız eylemle mini mini anlık olarak gerçekleştmektedir.
Satış mesleğini yapmak için genelleme yapacak olursak dışa dönük karakterin yardımcı olduğu varsayılır. Aynı şekilde, satış mesleğini yaptıkta, karakterimiz ve hayatı yaşayış biçimimiz dışadönükleşir.
Eylemin sonuçları sadece verimlilik ekseninde değildir.
Eylemde bulunanların karakterleri de değişir ve dönüşür.
Her eylem bir mesajdır. Her eylemin bağlarla ilişkin sonuçları vardır.
Her eylemin bir mesajı vardır. Bazı eylemler de sadece mesaj için yapılır. Uluslararası ilişkilerde, eylemleri, genellikle eylemin mesaj değeri olarak okumak gerekir.
Bu tezin tersi de doğrudur. Mesajlar (açık veya kapalı) bazen eylemlerin ortaya çıkmasını sağlar veya engeller. Merkez bankacıları buna “sinyalleme” der.
“Bir şey olduğunda, kati süretle bir şey yapacağınızı” söylediğiniz de, caydırıcılığınız yeterliyse, o şeyi yapmaya gerek kalmadan, sinyallemenizle o şeyin yapılmasını gereksiz hale getirebilirsiniz.
Sun Tzu, binlerce yıl önce, “en iyi strateji savaşmadan kazanmaktır” demiştir. Sinyallemeniz ve mesajlarınız; savaşın(eylemin) yapılmasını engelleyebilir.
Her eylemin, bağlantılarla ilgili sonuçları da vardır. Ortak eylemde bulunduğunuz, ortak mücadeleler verdiğiniz insanla sadece verimli bir iş ilişkisi kurmuş olmazsınız. Bunun ötesinde, ilişkinizi de güçlendirmiş olursunuz. Artık birbirinize daha yakınsınızdır.
Eylemler bir beceri ortaklığıdır. Eylemler, beceri ağının görünür halidir.
Eylemlerimiz bir beceri setinin üzerine inşa edilir.
Eylemlerde kullandığımız beceriler, aslında o beceriyi kullanarak yapabileceğimiz diğer eylemleri de güçlendirir.
Yağmur yağdığı halde spora gitmenizle, toplantıda müşteri itirazlarına karşı sağlam durmanız arasında becerisel bir ortaklık vardır.
Sporda karşılaştığınız zorluğa verdiğiniz tepki ile iş yerinde rekabet stratejinizi (zorlu rakiplere karşı) oluştururken verdiğiniz tepki ile bir paralellik vardır.
Eğer eylemlerimizi bir beceri ağı olarak görürsek ve o becerilerin ayrı ayrı veya değişik şekillerde başka eylemlerin de parçası olduğunu bilirsek; o eylemi daha iştahlı şekilde yaparız. O eylemi yapmanın içinde, hayatımızda bundan sonra yapacağımız her eylemin bir parçası olduğunu bilerek yaparız.
Son olarak, eylemi oluşturan beceri ağı da bizden kaynaklanır. Her eylem, bir otoportredir. Her eylemde kendimizi görürüz, kendimizi yaşarız.
Bu prensipler, eylemliliğimize yeni gözle bakmak için hepimize ilham olmasını dilerim.
Eylemliliğimize yeni gözle baktıkça, bunun etkisini tüm eylemlerimizde, gerçekten tüm eylemlerimizde görebileceğimize inanıyorum.
Şimdiden ilham olsun
Sevgilerimle