Haftanın 4 ilhamı
Kişisel gelişimin ötesinde ne var? Alışkanlıklarımızın dayanıklılığını arttırmak? Benliğimize nasıl nefes aldırırız? ve Seçenek tekil midir çoğul mudur? ilhamları bu hafta ilhamolsun'da.
Rolsel Gelişim
Kişisel gelişimi nasıl tanımlarız?
Bir şeyleri daha iyi yapmak, daha çok bilmek, daha güçlü olmak ve içinde bulunduğumuz bedenin içindeki bizi ruhsal ve fiziksel şekilde iyileştirmek.
Diyelim ki, bir cimnastikçiyiz ve kişisel gelişim kavramı bizi daha esnek, daha fit ve motor becerileri daha gelişmiş bir birey hale getirmeyi amaçlar. Ancak, hayatımız daha çok ritmik cimnastik takımı içinde geçer. Bizim becerilerimizin ötesinde, bir takım olarak ne kadar uyumlu olduğumuz ve nasıl işbirliği yaptığımızla belirlenir hayatımız. Takımlarımız; işimizde, ailemizde, arkadaşlarımızdadır. Aynı zamanda, takımlarımız, her yaptığımız şeyde, her hayalimizde ve hatta şimdi yaptığım gibi kahve siparişi verirken bile benimledir.
Odağımız takım ve birliktelik boyutuna geldiği zaman, burada kişisel gelişim yerini benim terimimle, rolsel gelişime bırakır. Rolsel gelişim, takımın bir bütün olarak daha işlevsel, daha senkronize olması için bize düşen rolleri daha iyi yapmaktır.
Rolsel gelişim, mesela, kahve sipariş verirken, daha iyi müşteri olmakla…
İş yerinde, daha iyi ekip arkadaşı olmakla, destek biçimleriyle, arabuluculukla, büyütme ve parlatma gibi yeteneklerle…
İlişkilerimizde, daha iyi dinleyici olmakla, sinyal okuma becerisiyle, daha iyi eş, daha iyi sevgili, daha iyi arkadaş olma gibi becerilerle kendini gösterir.
Rolsel gelişim, bizi, kendi içimizdeki gelişiminden öte; bizim, daha iyi bağlar kurmamızla ve bütün içindeki rollerimizi, daha iyi ve daha zengin şekilde yapmakla ilgilenir.
Sözgelimi, kişisel gelişim mutluluğu bulmaksa; rolsel gelişim, mutluluk yaymak, mutluluğu tasarlamak ve mutlu etme becerileri ile ilgilidir.
Kişisel gelişim, daha iyi bir birey olmanın yollarını keşfetmekle ilgiliyse; roller gelişim, daha iyi dans partneri, daha iyi ortak, daha iyi arkadaş ve daha iyi eş olmanın yollarını keşfetmekle ilgilidir.
Rolsel gelişimin ödülü kat kat daha fazladır.
Ve rolsel gelişim, bizi kişisel olarak da daha fazla geliştirir.
Yapmak ve yapmamak arasında dünyalar vardır
Her gün devam ettirmeye çalıştığım mini bir alışkanlığım var. Günde 100 şınav çekmeye çalışıyorum. İlhamolsun’un eski okuyucuları, bunun nereden çıktığını hatırlayacaklardır.
Geçen haftalarda Makedonyadaydım. Seyahat halindeyken, her gün süper yoğun bir programla ve kendi doğal olmayan ortamında olduğum için, her gün 100 şınav alışkanlığını devam ettirmeye çalışmak kolay olmadı.
Bir gece uyumak üzereyken, o gün, hiç şınav çekmediğimi farkettim ve “en azından boş geçmeyeyim bugünü, 1 tane şınav çekip uyuyayım” dedim. O gün ve seyahatteki diğer günler, günde 100 şınav çekmedim ama hiçbir günü de boş geçmemiş oldum.
Bir alışkanlığı, her gün devam ettirme çabasına biz, “zincirleri kırmamak” diyoruz.
İdeal bir dünyada hayatımıza katmak istediğimiz alışkanlığı, zinciri kırmadan her gün yapmayı umar, tasarlar ve dileriz.
Ancak, “Kendinize hoşgeldiniz” veya “Gerçek dünyaya hoşgeldiniz”
Alışkanlık tasarımında, bence “zinciri kırmamaktan daha çok zincire tekrar geridönebilmeye önem vermeli ve buna uygun prensipler ve yapılar geliştirmeliyiz.
Şınav konusunda benim örneğimde, üç şey var.
Her gün 100 şınav çekeceğim. Ancak, hiçbir gün boş geçmeyeceğim. (Yani 100 şınav çekemediğim zaman o gün zincirimi kırılmaması için kendime bir şans yaratıyorum. 100 Şınav yapmak ve yapmamak arasında yeni bir basamak yaratıyorum)
Her gün 100 şınav çekeceğim. Bir gün boş geçsem bile iki gün üstüste boş geçmeyeceğim. (Zincir daha dayanıklı oluyor. Bir kez kırıldığı zaman, zincire tekrar dönme için bir prensip yaratmış oluyorum.)
Her gün 100 şınav çekeceğim. Ve, işin zevki, 100 şınav çekme biçimlerimi zenginleşmekte. (Evde, ofiste, parkta deneyim kazanacağım; Tek başımayken veya arkadaşlarım arasındayken şınav çekebilirim) veya plajda, soğukta ve yağmurda da şınav çekmeyi deneyebilirim (Farklı durumları bir challenge olarak görmek ve öylece farklı dış değişkenlere ve farklı durumlara adapte olma kabiliyetimi arttırmak)
Bu üç prensip, umarım sizin de alışkanlıklarımıza dayanıklılık katmanıza yardımcı olur.
Benliğine nefes aldırmak
Biz, bir bütün olarak benliğimizle nefes aldığımız vakit, benliğimizin parçaları olan hücrelerimizi yaşama bağlar ve onlara yaşam için ihtiyaç duyduğu oksijeni ulaştırırız.
Şimdi de şöyle hayal edelim.
Kendi vücudumuz ve kendi benliğimiz, doğanın benliğinin içinde bir hücre gibi olsun. Doğadaki bir hücre olarak biz, nasıl yaşama bağlanırız? Kendi benliğimize nasıl nefes aldırırız?
Benim buna yanıtım ve bana yaşadığımı hissettiren şey, doğadaki yaşamın, akışın ve dönüşümün farkına varmak.
Bunun için,
Gün dönümlerini, mevsim geçişlerini, ağaçların değişimlerini, doğadaki kokuları, sesleri ve güzellikleri görmeye ve hissetmeye çalışırım.
Fotoğraf çeker ve o anları tüm duyularımla hissetmeye çalışırım. Bu anların bana canlılık verdiğini ve yaşadığımı hissettirdiğini düşünürüm. O anlarda kendimi tam olarak doğanın parçası bir hücre olarak görürüm.
Bu anları, benliğime nefes aldırmak olarak kodladım, kendimce.
Nefes almak bir şey
Doğanın nefes alışverişinin farkına varmak ve bunun parçası olduğunu bilmek başka bir şeydir.
Son zamanlarda, kendimi iyi hissettiren fikirlerden birisi oldu. Instagramdaki doğa paylaşımlarım, genellikle böyle bir anın farkında olma çabasından.
Seçenek çoğul bir kelimedir
Her seçenek kendi içinde binlerce versiyonu, binlerce ince ayarı olabilir. Bir seçeneğin kendi içinde binbir farklı hali vardır.
Her seçenek, kendi içinde başka seçenekleri de barındırır. Başka seçeneklerin bazen uzlaşısıdır. Bazen başka seçeneklerin biraraya gelmesiyle oluşan bir yapıdır.
Seçenekler doğurgandır, seçenekler akışkandır.
Bir seçeğeni seçiyor olmak ilerisi için bazı seçenekleri yok edebilir, yeni farklı yollardan seçenekler yaratabilir.
Seçenek seçerken, aynı anda tek seçenek seçmek zorunda da değiliz.
Birden çok seçenek seçebiliriz.
Hem o, hem buyu seçebiliriz.
Daha iyisi, hem o, hem de bu’yu uzlaştıran yeni bir seçenek yaratabiliriz.
Yani aynı anda tek ata oynamak zorunda değiliz.
Aynı anda birden çok ata oynayabilir.
Başka bir katmanda, aynı anda hem ata, hem futbol takımına oynayabilir.
Başka bir katmanda, ata oynamak yerine, at yetiştiricisine ortak olabiliriz.
Seçeneğin çoğulluğu, farklı katmanlarla da doğar.
Son olarak, Suits dizisinde Harvey Spencer’in dediği gibi: “Başına silah dayandığında, tek seçeneğin teslim olmak değildir. Yapabileceğin başka 146 farklı seçenek vardır”
Tekrar edersek, seçenek kelimesi tekil bir kelime değildir.
İlhamolsun’u okuduğunuz ve paylaştığınız için teşekkür ederim.
Sevgilerimle
Özgür
https://www.instagram.com/ozguralaz/
Haftanın Önerisi
Arkadaşım ve eski ortağım Korhan’ın seçilmiş müziklerden zevkli bir radyo kanalı yayınına başladı. Yaşama arkaplanda güzel müziklerle ilham olması için buradan dinleyebilirsiniz.