Hayatın Akışına Engel Olmayın!
ilhamdaşlarım merhabalar. Bu hafta akış kavramına farklı perspektif kazandırmasını umduğum bir fikri paylaşacağım. Artı linkedin'de iş dünyasına yönelik ilhamlar paylaşımımı haber vermek isterim.
Bugün akış kavramına yeni bir perspektif kazandırma denemesi yapmak istiyorum.
Akışta olmak, akışta uzun süreli olarak kalabilmek kişisel bir konu değildir. Akışta olmayı, sadece kendi zihnimizin içinde üst düzey bir konumda kalmak olarak limitlemememiz gerekiyor.
İnsan, akışta ancak kendisi, etkileşimleri, davranışları ve çevresiyle bir bütün olarak kalabilir. Akışta kalmak, tek kişilik bir yolculuk değildir. Davranışlarımız, hayatın akışını desteklemeli, ona engel olmamalı. Etkileşimlerimiz, hayatın akışının taşıyıcısı olmalıdır.
Öncelikle minik iki örnek vermek istiyorum.
Akşam eve döndüğümde, bilgisayarımı açmak, araştırmalarımı yapmak ve akış halinde çalışmak isterim. Ama bu böyle olamıyor hayatımda. Çünkü, eve döndüğümde, bilgisayar çantamı, bir koltuğun üzerine atar, sonra da başka meşguliyetlerle, sosyal medyayla, yatakta uzanarak belki, o akışta olma isteği gitgide söner. Burada bir boyutta akış, benim bilgisayarla masamda derin bir çalışma yapma isteğim. Ancak, hayatın akışına engel olma şeklim, eve getirdiğim bilgisayarımı, koltuğa atmam. Bilgisayarın akışı orada kaldı. Orada bekleme alanında bekliyor. Bilgisayarı çantamdan çıkarıp masama açmak yerine koltukta bırakarak hayatın akışını engelledim. Akışta olmak, bir bütün olarak benim davranışlarımla, etkileşimlerimle de akışta olmak demek. Tüm davranışlarımızı, etkileşimlerimizi olabildiğince hayatın (projelerimizin, yaşam döngümüzün, önceliklerimizin) akışına hizmet eder şekilde tasarlamalıyız. Davranışlarımız ve etkileşimlerimiz akışı bozuyorsa, çevreyi dağıtıyorsa, bekleme yaratıyorsa orada akışın doğması zor demektir.
Çocukken, okulda öğretmenler, tüm öğrencilere 9TL vereceklerdi (bir paraşütü dağıtma olayı gibi düşünün) Öğretmenler çaresiz, haberi alan yüzlerce çocuk çevresini sarmış parasını alacaklar. Doğal olarak öğretmenlerde o kadar bozuk para yok. Yüzlerce öğrenciden biri olarak, o zaman elimde 1 TL’yi havaya uzatarak beklemiştim. Çünkü, bozuk paraları olmadığını tahmin ediyor ve görüyordum. Bir an önce paramı almak ve gitmek için elimde 1TLyi uzatarak beklemiştim. Evet, ilk ben paramı aldım. O an öğretmenler beni onura eden bir konuşma da yaptıkları için bu anı hep aklımda kaldı. Bu etkileşime, ben etkileşimle dans diyorum, kendi içimde. Bir anlamda, etkileşimin sorumluluğunu almak ve etkileşimi kolaylaştıracak ve akışkan hale getirecek şekilde davranmak. Başka deyişle, hayatın yani etkileşimin akışını sağlayacak şekilde davranmak.
Kasiyer size bozuk para verdiği zaman bozuk paraları yere mi bırakıyor, yoksa avucunuza mı? Avucunuza bırakması, etkileşimle dans, yani hayatın akışını sürdürmek; yere bırakmasıyla duraksama yaratarak hayatın akışını engellemek.
Kahve aldığınızda fincanda, kahvenin kulpu ne yöne bakıyor? Sağ elinizle (sağlak olduğunuzu farzederek) hemen kahve fincanını tutabiliyor musunuz? Yoksa fincanın yönünü düzeltmeniz mi gerek?
Tüm bunlar, ilk başta detay örnekler gibi gelebilir.
Ama, akış fikrini kendi içimizde değil, davranışlarımızda ve etkileşimlerimizde de aramamız gerektiği konusunda perspektif kazandırmasını umuyorum.
Kendimiz hayat (süreç, akış) tasarlıyorsak da, etkileşimlere birer adım değil de, bir dans gibi görmek, akışlarınızı iyileştirecektir.
İş Dünyasına Yönelik İlhamlar
Türkiye’den iş dünyasında gördüğüm ilham verici örnekleri ve uygulamaları paylaştığım linkedin’de yeni bir seriye başladım.
İlk örneğim, Tarabya’da bir cafe’nin farklı düşünüşü oldu
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:7072187947441094656/
İkinci örneğim de, bu haftaki ilhamımızla bence çok çok ilişkili, etohum’dan bir örnek paylaştım.
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:7073242661700198400/
Umarım, bu yeni seriyi de ilham verici bulursunuz.
Sevgilerimle
Özgür
Instagram storyler kısmında da günlük ilhamlar paylaşıyorum. Hatta, profilimde sabitlemeye başladım. Beğeneceğinizi umarım.