Haftanın 5 Yeni ilhamı: Mindgames, Sevimli karşılaşmalar, hayaller, markalama ve katmanlar üzerine
İlhamdaşlarım merhabalar, herkese iyi pazarlar diliyorum.
Bu hafta, kısa kısa, 5 ilham paylaşacacağım. Şimdiden ilham olsun…
Sevgilerimle
Sevimli Karşılaşmalar
ilk gençliğimde, yakın olmadığım veya hoşlanmadığım kişilerle karşılaştığımda belki sadece çekingenlik yüzünden, o insanları görmemiş gibi yapabiliyordum. Sonra, kendime dedim ki, “Kim olursa olsun, karşılaşmalarımda, ilk selamı, tüm dikkatimle ben vereceğim”. Bu karşılaşmalara da kendimce “sevimli karşılaşmalar” dedim.
***
Bu karşılaşmalar, her zaman fiziksel olmak zorunda da değil. Ortak arkadaşını görürsün, ona selam gönderirsin, bu da, bir tür karşılaşma olur. Onunla ilgili bir fikir, bir şey görürsün, onunla paylaşırsın, bir başka tür karşılaşma olur. Onun mahallesinde, şehrinde, ofis binasında olursun, gelmişken selam verirsin veya sadece orada bulunduğunu söylersin, bu da bir tür karşılaşmadır. Ve daha sayısız şekilde...
***
Arkadaşım Hasan Başusta, bir kitap veya bir makale okuyunca kendisini yazarla karşılaşmış sayar. Yorumlarını veya beğenilerini yazara ulaştırmaya çalışır. İnsanların ürettikleri veya parçası oldukları şeyler de kendisinden iz taşır. Bir şeyle, bir içerikle veya bir yaratımla karşılaştığınızda, aslında onu yaratan kişiyle veya onda emeği olan kişilerle de karşılaşıyoruz.
ben, biz, hepimiz
Bir keresinde, arkadaşım Natali Yeşilbahar, bana; “Bana, nasıl büyük düşünebildiğini gösterir misin?” diye sormuştu. Açıkçası, o yıllarda, böyle bir yeteneğin olduğunu ve yöntemlerinin olabileceğini pek bilmiyordum.
***
Şimdilerde, demlendikçe, bu konuda belli başlı görme biçimleri olduğunu farkediyorum ve keşfetmeye devam ediyorum. Büyük düşünme konusunda, benim için en temel yöntem, “Ben, biz, hepimiz” dediğim yöntem. Hazırsanız, ilk provasını yapalım.
***
Üç katlı bir binanız olduğunu düşünün. Katlar, sırayla; ben, biz ve hepimiz katları. Bu katları birbirine bağlayan bir asansör var. Bu asansör, bir kattaki bir fikri alıp diğer katlara taşıyor. Her katın farklı bir yerçekimi ve atmosferi var. Fikirleri kattan kata taşıyabilirsiniz ama her katta o katın şeklini alır.
***
Mesela;
Ben Katında: Mutlu ben: Mutlu olmak için ne yapmalıyım?
Biz Katında: Mutlu biz: Ailemi, şirketimi ve takımımı mutlu etmek; mutlu şirket, takım veya aile kurmak için neler yapmalıyız?
Hepimiz katı: Mutlu hepimiz: İnsanlara, herkese mutluluk verecek bir şey tasarlayabilir miyim? Ne yapayım ki, herkese mutluluk veren bir şey olsun? Herkesin kendi mutluluğunu bulması için bir sistem bir şey tasarlayabilir miyim? Ben katında yaptığım, herkesin ihtiyacı mı?
***
Büyük icatların hikayesine baktığınız zaman, gerisinde benzer bir hikaye vardır. Mucit, hayatında, deneyiminde bir acı/eksiklik hisseder. Sonra, bunu sadece kendisi için değil, herkes için çözmenin bir yolunu yaratır. Ben katından, hepimiz katına taşımak.
Çok çok basit bir fikir, ama inanın her yerde, her zaman kullanacaksınız.
Mindgames
Bir (bilgiyi, dersi, filmi, kitabı) içeriği tükettiğimiz zaman, odağımız, o içeriği en iyi şekilde işlemek şeklinde olur. İşleme makinemize, yani zihnimize; kol, kanat taksak; işleme makinemiz, o içeriği düzenlese, müdahale etse nasıl olurdu? O anda, tükettiğim içerikle, zihnimde oyunlar oynamaya, kendimce mindgames diyorum.
***
Örneğin:
“Bir şeyi yapmanın beş yolu” okuyorsunuz. Mindgames, “Altıncısı acaba ne olurdu?” diye sorar.
Her cümlenin zihninizde filmini çekmek. Kitapta her cümle okumanızla beraber, zihninizde onun filmini oynatmak.
İçerikte bir soru, bir karar anı varsa, içerikteki cevaba geçmeden; “ben olsam nasıl yanıtlardım?” diyerek, o soruyu veya karar anını kendine almak.
Her paragraf sonrası, kendi cümlelerinle içeriği özetlemek.
ve daha size özel sayısız yolla, keşfinizle...
***
Ana fikir, içerikle karşılaştığınızda, onunla oyunlar oynamak, onu temizlemek, bağlantı noktalarını görmek, onunla yeni meraklar geliştirmek.
v2: Hayaller,şimdinin hem içinde, hem ötesindedir.
Geçtiğimiz hafta, ilhamdaşımız ve arkadaşım Sarper Aynur’dan bülten sonrası şöyle bir mesaj aldım. “Hayallerle, gerçekler arasında sadece zaman farkı vardır.” Bu arada bu söz cok güzel, okuyunca bir şeyi farkettim. Uzun zamandır hedeflediğim büyük bir hayalim var mı gerçekten? O yüzden bir sonraki ilham olsunlara hayaller ile ilgili olabilir. Acaba tekrar hayal etmeyi, motivasyonu devamlı yapmayı sağlayacak bir yazı olabilir.” Bu bölüm, sana geliyor Sarper!
***
Önceki mindgames bölümünü hatırlıyor musunuz? Tabi ki. O zaman, Sarper’in sorusunun öncelikle hepimize gelmiştir.
***
Einstein, izafiyet teorisini yayınladığında, makalesini şuna benzer bir metinle tamamladı: “Bu teori, büyük cisimlerin hareketini açıklayabiliyor ancak, çok küçük cisimlerin hareketini henüz açıklayamıyor, ileride bu küçük cisimlerin de hareketini açıklayan teoriler de geliştirilecek.” Böylece kuantum fiziği hayaline göz kırpmıştı.
***
Hayal kurmaya başlamanın bir yolu belki de hayali ileride değil, şimdide aramaktır.
Yaptığımız her şeyde, her nefes alışımızda.
Yaptığımız her eylem, belki de, Einstein’in yaptığı için hayalle tamamlan(ma)mış olmalı.
Ayçiçekleri gibi hayale yönlenmeli, merdiven gibi hayale basamak olmalı.
***
Burada iki noktaya temas etmek isterim.
Ötenin de ötesi var. “Sky is the limit” diye büyüdük. En son webb uzay teleskobunun gönderdiği görüntülerle ötenin ötesi olduğunu biliyoruz. Yani, hayaller, her zaman bugüne bağlı olmak bugünün devamı olmak, bugünün hayali olmak zorunda değil.
Hayaller, her zaman aynı düzlemde olmak zorunda değil. Örneğin, “10 km koştum. Yeni hayalim 50km koşmak” diyelim. Sonra da, “50 km koştun, ama yeni hayalin illa 100km koşmak” olmak zorunda değil. Belki hayalin, bu sürecinin kitabını yazmak olabilir. Ya da bu sürecin çıktılarını başka alanlarda hayallere taşımak olabilir.
Markalamak
Jennifer Lopez’in Netflix’te yayınlanan “Halftime” belgeselini çok beğenmiştim. Anlamını bulmak, anlamla tarif etmek, anlamla liderlik etmek konusunda bence çok güzeldi. Belgeselde, yapımcısı olduğu Hustlers filmini tarif ederken: “Bu film, kısıtlı imkanlara sahip, zor tercihler yapmaya mecbur kalmış kadınlarla ilgili” diyor. Olan, görünenle değil, anlamla, zihinsel dünyayla tarif ediyor filmi.
Hustlers filmi üzerine tabi ki, paylaşacak çok şey var, ancak ben mini bir detay paylaşacağım. J.Lo, Destiny’ye direk dansını öğretirken, direk dansındaki hareketleri birer isimle tarif ediyor. Peter Pan dönüşü, Peri oturuşu vb. Savaşta, sporda, satranç’ta vb. bir çok yerde taktik ve stratejilerin kolay iletişimi için bir isim aldığını bilirsiniz.
Bu kolay iletişim bize de lazım. Kendi yaşam prensiplerimizi, amaçlarımızı, alışkanlıklarımızı, hedeflerimizi ve yöntemlerimizi; J.Lo’nun direk dansı hareketlerini tarif ettiği gibi isimlendirsek, markalasak? “Ben,biz hepimiz” bölümünün deyişiyle; Hepimiz katından, ben katına taşısak?
Bu bölümdeki başlıklar, bir nevi bir markalama örneği. Kendi dünyamda, ““Kim olursa olsun, karşılaşmalarımda, ilk selamı, tüm dikkatimle ben vereceğim” yok mesela, “Sevimli karşılaşmalar” var.
Okuduğunuz ve paylaştığınız için teşekkür ederim.
Hepimize ilham olsun
Son olarak, ne zaman bir ataç görseniz veya çakı, onunla yapılabilecek devasa şeyleri ve bu fikirleri hatırlayın.
Sevgiler