İlham Olsunu Bu Hafta Video ile: Daha fazla satmayın! Daha fazla satın almayın! + Kitaptan öğrenebileceklerimiz, kitabın içeriği ile sınırlı değildir.
İlhamdaşlarım, herkese merhabalar. Bugün iki ilhamımız var ve bir surpriz olarak benim videoyla kısa anlatımlarım var. Hepimize şimdiden ilham olsun!
Daha fazla satmayın! Daha fazla satın almayın!
“Söylemesi kolay ama benim yıl sonu satış hedeflerim var? Bu işletme nasıl dönecek?”
“Söylemesi kolay ama her şey ihtiyaç. Satın almam gereken çok ihtiyacım var.”
İç seslerimizi duyuyorum ve anlıyorum. Bu noktadan başlayarak, tüm problemleri çözme biçimlerimize de ilham olabilecek bir ilhamımız var bugün.
Öncelikle büyük resimle başlayalım. Çok krizli, üretim süreçlerinin aksadığı, dünyanın iklim kriziyle boğuştuğu, enflasyon ve hayat pahalılığı yaşadığımız bir dönemdeyiz. Ve bu dönem, görünen o ki, öyle kısa sürede bitmeyecek. Ve elbette, bu yeni iklime adapte olacağız. Yaşama biçimlerimizi değiştirerek ve iş yapma biçimlerimizi dönüştürerek yaşama devam edeceğiz.
Sorumuza dönersek, “Peki daha fazla satın almayıp ne yapacağız?”
Bir şeyleri satın almak, doğan bir ihtiyaca verdiğimiz yanıttır. Aslında yanıtlardan birisidir. O ihtiyacımızı karşılamak için satın almak dışında yapabileceğimiz yüzlerce şey var.
Mesela;
İsteği ortadan kaldırmak.
İstek mi ihtiyaç mı ayrımını doğru şekilde yapmak.
Bu amaca, bu ihtiyaca yönelik elindekilerle çözüm bulmak. Elindeki varlıkları yeniden düzenlemek. (Repurpose)
Kendin yapmak, evde yapmak, montajını yapmak
Kiralamak
İstemek, erişim sağlamak. Arkadaşlarından, paylaşım ağlarından
Tamir etmek, onarmak
Ortak satın almak. Ortak sahiplik. Sahipliği paylaşmak.
Pazarlık etmek, fiyat karşılaştırmak
Satın almak
Satın alıp, aldığın ürünü capital olarak görmek.
Emekle takas etmek. Barter
Toplu satın almak
Satın almanın, tüm bunlar gibi ve burada sayamadığım yüzlerce farklı alternatifi var. Bu çeşitlilik konusunda repertuvarımızı genişletebilmek, farklı bir çözümün olabileceğini bilmek, bu konudaki platformlara dahil olmak veya yöntem geliştirmek bizleri zenginleştirecektir.
Şimdi de masanın diğer yanından bakalım. Yani daha fazla satma ihtiyacı duyan işletmelere, işimize…
İşletmelerin temelde bir iş modelleri (business models) üzerine kuruludur. İş modelleri, bir işletmenin nasıl para kazanacağını basitçe tarifler. Ancak, iş modelleri, işletme içindir. İşletme gözünden bir bakış sunar. Seni, beni, dünyayı ilgilendirmez. Bizim, müşteri olarak yukarıda saydığım gibi kendi iş modellerimiz vardır. Kendi, ihtiyaçlarımızı karşılamak için modellerimiz vardır. İşletmenin varlığı, kendi iş modelini diretmesine değil, benim iş modellerimi merkezine almasıyla mümkündür. Ve buradaki modellerin de zenginleşmeye ihtiyacı var. İşletmelerin, bu dünyada daha fazla satışa değil, daha fazla satın alma modeli çeşitliliği sunmaya ihtiyacı var. Yazıda paylaştığım, satın alma modellerinin, işletmeler olarak yaratma arayışında olmalıyız. Bu arayış, mesela, grup satın alma için on yıl öncenin modelini tekrar uygulama değil, bugüne, bugünün akışıyla ve imkanlarıyla yeni bir deneyim inşa ederek mümkün olacaktır.
Burada kendimize alabileceğimiz üç temel fikri özetleyerek ilhama son vermek isterim.
Satın almanın tek yolu satın almak değildir. Onlarca repertuvar var. Bu repertuvar genişliğine sahip olmak bir zenginliktir.
Aynı şekilde, bir problemi çözmenin de tek yolu o problemi çözmek değildir. Aynı mantıkla, burada çözmek dışında onlarca farklı repertuvar vardır.
Olay, bizim kendi iş (satış)modelimiz değil, müşterimizin iş (satın alma)modeli, müşterilerimize sunduğumuz iş (satın alma) modelleridir.
Kitaptan öğrenebileceklerimiz, kitabın içeriği ile sınırlı değildir.
Geçen gün konuklu bir podcast dinlerken, aklıma gelen “aa, bu podcast’e ben de konuk olabilir miyim acaba?” sorusuyla gelen bir ilhamı paylaşacağım.
Benim gibi, o an bir podcast dinlediniz, bir kitap okudunuz veya bir film izlediniz? Bu filmden, kitaptan veya podcastten neler öğrenebiliriz? Mesela, bir kitabımız var. Kitapta altını çizdiklerin var. Onları kategoriledin. İçeriklere farklı gözlerle baktın. Her bölüm sonunda özetini yaptın.
Soruyu basitleştirsek: Kitaptan öğrendiklerimiz, sadece kitabın içeriğiyle mi sınırlı? Bu soruyu karşılaşmalarımız, deneyimlerimiz ve zorluklarımız için de genişletebilirim. Ne de olsa her şey enformasyondan yapılmıştır.
Buradaki yeni ilham. Hayır, içerikle sınırlı değil. En az üç katman veya boyut var.
ilk katmanımız: Bildiğimiz sular. Kitap ve kitabın içeriğinden ne öğrendim.
İkinci katmanımız: Kitabın kendisinden, yapısından, bütününden veya varlığının mesajları ve öğretileri.
üçüncü katmanımızsa: Kitabı, diğer tüm kitaplarla(şeylerle) birlikte düşününce ne öğrendiğimiz. Kitabın enformasyon denizi içindeki yeri ve kitabın diğer her şeyle ilişkisi.
İlk katman bakış açısında: Bir havuzun içinde dalmışız gibi kitabın içindeyiz. Çevremizde kelimeler, cümleler, anlatılar, fikirler var. Yani, altını çizdiklerimiz, kitabın kendimizce aldığımız özeti var.
İkinci katman bakış açısında: Havuzun hemen yanında, yüzümüz havuza yani kitaba dönük olarak bakıyormuşuz gibi. Havuz, havuzun yapısı, havuzun neden orada olduğu, havuzun arıtma sistemi vb. artık görünür. Yani, kitap nerede, nasıl yazıldı? Kitabın nasıl bir yapısı var? Kitap nerelerde dağıtıldı? Yazara ulaşabilir miyim? gibi sorular bu katmanda ortaya çıkar. Bu katmanda kitabı içerik olarak değil, kitabı bir mecra, bir yapı olarak görmeye başlarız.
Üçüncü katman bakış açısında: Bu bakış açısında kuş bakışı kitaba bakıyoruz. Kitabı bu sefer, kitap olarak değil, tüm bilgi okyanusunun bir parçası olarak görüyoruz. Ve kitabın diğer her şeyle ilişkisini görmeye çalışıyoruz. Kitabı tek başında değil, diğer şeylerle birlikte düşünüyoruz. Sözgelimi, “kitaptan ne öğrendik?” bir soru, “kitabın, yazarın tüm kitapları arasındaki yeri nedir?” başka bir soru ve başka bir dünyadır.
Bugün biraz daha bu ikinci katmanı detaylandırmak isterim. Bir başka ilhamda üçüncü katmanı detaylandıracağım.
ikinci katmanda nasıl görme, nasıl öğrenme biçimleri vardır?
Yapım, Oluşum hikayesi: Kitap nerede yazıldı? Nasıl ortamda yazıldı? Podcast kaydı nerede alındı? Hangi cihazlar kullanıldı? Mesela, bir podcastte dinleyerek öğrendikleriniz ilk katmandadır, ama o podcastin kaydı sırasında kullanılan mikrofonu öğrenmeniz ve onu satın almanız bu ikinci katmanın konusudur.
Anatomisi: Film izlemek, kamera açılarının geçişlerini görmek veya görüntü kompozisyonu konusunda aynı zamanda derstir. Bir kitap okuduğunuzda, o kitaptaki anlatım teknikleri, kullanılan metaforlar ve kitabın anatomisine dair herşeyi görmeyi bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Tanışıklık: Her kitap, her içerik aynı zamanda bir tanışıklıktır. Yönetmenin kim olduğunu bilmek. Yazarla belki iletişime geçmek. Bu içerikle, bu kitapla, bu podcastle aynı zamanda bir tanışıklık, bir karşılaşma olarak gördüğümüzde, benim girişte bahsettiğim gibi, dinlediğim bir podcaste konuk olma düşüncesi zihnimde belirebildi.
Anlatı: Bu içeriği, bir anlatıya çevirmek. Belki kitap hakkında yorum yazmak, belki arkadaşlarımıza önermek. Okuma deneyimimi bir anlatıya çevirmek bu kapsamda düşünülebilir.
Ve tabi pek çok şekilde, hepimizine özel şekillerde bu katmanda görme refleksleri geliştirebiliriz.
Önemli olan şey, kendimizi kitabın içeriğiyle sınırlamamak, kitabın kendisinin bize sunduğu fırsatlar dünyasını da görebilmek.
ilhamolsun’u okuyup paylaştığınız için teşekkür ederim.
Şimdiden hepimize ilham olsun
Sevgilerimle