Kervanı Yolda Düzmüyoruz, Yolu Kervanla Düzeltiyoruz.
İlhamdaşlarım merhabalar. Güneşli ve serin bir sonbahar haftasonunuza iki ilham katmaya geldim. Bakalım beğenecek misiniz? Şimdiden ilhamOlsun. Sevgilerimle, Özgür Alaz
Kervanı Yolda Düzmüyoruz, Yolu Kervanla Düzeltiyoruz.
ilhamOlsun’u bu hafta yazmaya girişirken, aslında tam olarak şu anda, kendime “Ben ne yapıyorum?” diye sordum.
-İlhamOlsun’u yazıyorum
- Peki daha?
-İlhamOlsun’u iyileştiriyorum (İçerik, fikir, hayal, teknik geliştirme, elim değmişken düzenleme….)
-Peki daha?
-Yazma akışımı kuruyorum (Hafta içi çok fazla notum oluyor, bunlarla yazılarım arasında bir bağ kurmak, yazılarımı sınıflandırmak, katılımı sağlamak vb)
-Peki daha?
Daha fazla elbet ilerletebiliriz.
…
Bu zihnisinir procesine bakalım. Kendi işini kendi gören sandalye procesi. Bu sandalyede olan kişi olarak düşünün kendinizi.
- Ne yapıyorsun?
- Eve gidiyorum.
-Başka?
-Giderken yol üzerindeki engelleri kaldırıyorum. Yolu iyileştiriyorum.
Başka bir deyişle, “Kervan yolda düzülür” atasözünü bilirsiniz. Tersi de doğru “Yol, kervanla düzelir”. Yani, bir yerde, kervan her geçişinde, orayı daha iyi bir yol haline gelir. Oradan kervanlar geçtikçe orası ince bir patikadan, yola dönüşür.”
Bunun bir anlamı var mı?
Mesela, haftaya bir sunum hazırlayacaksınız. Yapacağınız şeyi, “sunum hazırlamak” olarak gördüğünüzde veya yapacağınız şeyi “Sunum tekniğimi geliştirmek, araştırma tekniğini geliştirmek, data okuryazarlığımı iyileştirmek vb.” olarak da görürseniz o sunuma verdiğiniz anlam, o sunumu yapmaya motivasyonunuz ve bu süreçteki edinimleriniz değişir mi?
Olay, kervanı sadece yolda düzdürmek değil, aynı zamanda yol da yapmak.
O halde sahiden “Şimdi siz ne yapıyorsunuz?”
Bahanelerden Kurtulmayın. Bahaneleri Kucaklayın
Hayatlarımızı genişletmenin en kolay yollarından birini söyleyeyim.
Olumsuz düşündüğümüz, kaçındığımız bir kavramı alalım. (Tersi de doğru)
Sonra, onu pozitif olarak kullanmanın, ondan faydalanmanın bir yolunu bulalım.
Şimdi böyle bir yola çıkıyoruz.
Bahanelerinizi alın gelin.
Bahaneler, bizi amaçlarımızından, ideal kilomuzdan, hayalimizdeki yaşamdan alıkoyan canavarlar değil midir? Onlardan her zaman kurtulmalı, her zaman bahaneleri yenmeliyiz.
Değil mi?
Ama durun.
Başlığımızı hatırlayın.
Bahanelerimizi hayatımızdan çıkarmayacağız, onları bir dost edineceğiz.
Hatta, bırakın size bahaneci desinler.
Hadi birlikte düşünmeye başlayalım.
Bahaneleri, bizi vazgeçiren ve caydıran, geçerliliği zayıf durumlar olarak düşünüyoruz. Peki, tersi mümkün mü?
Söz gelimi, bugün mutsuzum, hava yağmurlu, biraz dinlenmek isteme gibi bahanelerle spora gitmekten vazgeçiyoruz.
Tersine, spora. gitme bahanelerimiz olabilir mi? Çevremizdeki her şeyi spora gitme bahanesine yorabilir miyiz? “Şansa bak, bugün kırmızı çoraplarımı giydim, kırmızı çoraplar bahanesiyle spora gideyim.” “Zaten kıyafet bakmaya gideceğim, bu bahaneyle sporu da aradan çıkarırım”
Bahaneler bizi hareket ettirir.
Mesela dargın olduğun birisi var ve normal şartlar da iki taraf da ego duvarını aşamayacağından ve iki taraf da haklı olduğunu düşündüğünden, bu iki kişinin tekrar yakınlaşması zor bir durum. Ancak, sözgelimi bayramı bahane ederek, çevredeki bir durumu bahane ederek iki taraf da yakınlaşabilir ve aralarında tekrar bir iletişim başlatabilir.
Robert Cialdini’nin ikna’nın psikolojisi kitabında yıllar yıllar önce okumuştum. (Aklımda kalan) Sırada bekleyen insanlarla bir deney yapmışlar. Birisi geliyor ve sırada bekleyenlerden sırasını istiyor. Bir grup kişiden, sadece sıraları isteniyor, diğer grup insandan da bir bahaneyle sıraları istemiyor. Bu bahaneler “Çünkü uçağı kaçıracağım” gibi makul bahanelerden, “Çünkü saçlarım uzun” gibi absürd bahanelere kadar değişiyor. Her durumda, bir bahane(sebep - çünkü) ile insanlardan isteklerini kat kat daha yüksek oranda karşılık buluyor.
Bahaneler dünyamızı zenginleştirir.
Yaşamımızı, fizikteki “Etki -tepki” yasasına göre yaşadığımızı düşünüyoruz. Yani, kabaca, başımıza bir şey geliyor. Yani bizi etkileyen bir şey var. Ona bir tepki geliştiriyoruz. Örneğin, Demiri ısıtırsan, sıcaklığı. artar. Ne kadar çok etki (ısı, ısıtma), o kadar çok tepki (sıcaklık artışı). Etkiyi bahane ederek, farklı tepki de verebiliriz. Etki bahanesiyle farklı yönlere gidebiliriz. Bizler, sadece fiziksel varlıklar değiliz.
Mesela, Türk filmi repliklerinde vardır ya: “Bir zamanlar küçümsediğiniz, o küçük çocuk var ya şimdi xxx oldu”. Burada ne olmuştur, zamanındaki yaşadığı küçümseme deneyimini bahane ederek, çok çalışmasını meşru ve gerekli kılmıştır. Yaşadığı küçümseme etkisi, bir tepki yaratmamış sadece, bu etkiyi bir bahaneye dönüştürüp, bu bahaneyle hayatını değiştirmiş.
Uluslararası ilişkilerin %90’ı bahane etmektir. Uluslararası ilişkilerciler beni yanlışlasın :)
Bahanelerden bu kadar çok yararlanabileceğim hiç aklıma gelmezdi.
Ne dersiniz?
Kocaman Arşivimizi Gördünüz mü?
İlhamOlsun’da zamansız, ara ara benim de bakıp “vay be, zamanında ne yazmışım” dediğim, 200’den fazla ilhamımız var. İlhamOlsun’la yeni tanıştıysanız, arşivimizin daha ilham verici olduğunu söyleyeyim. Tüm ilhamOlsun arşivine ulaşmak için link
Instagram’da günlük hayatta karşılaştığım ilhamları düzenli hikayeler şeklinde paylaşıyorum. Instagram’da takip etmek isterseniz link
Linkedin’de de “Yeni..ler” isimli, markalar ve iş dünyası perspektifinden yeni fikirlerimi paylaştığım bir bülten hazırlıyorum. Takip etmek isterseniz link
Trendlere ve yeniliklere ilgili misiniz? Yarının pazarlarını, yarının dünyasını anlamak için bolca trend raporu görüyorum ve beğendiklerimi sizlere de arşiv olması için paylaşıyorum. Linkedin sayfasını takip ederek, yeni trend raporlarından haberdar olabilirsiniz. Takip etmek isterseniz link
İlhamolsun’da olduğunuz için, ilham yolculuğumuzda birbirimize eşlik ettiğimiz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle
Özgür Alaz
Cumartesi okuması
Ayyy bu bahane kısmı çok hoşuma gitti, bana yeni bir pencere açtı, tam da zamanında... teşekkürler :)