Kültürle bağ kurarak ilerleme stratejisi + Değişimin Farklı Bir Türü: Veri Seti Değişimi
İlhamdaşlarım merhabalar, bu hafta, hayatı yaşamak ve işler geliştirmek için iki farklı ilerleme yolunu paylaşıyorum. Şimdiden hepimize ilham olsun
Kültürle bağ kurarak ilerleme stratejisi
Em. Amiral Cem Gürdeniz’in Yapı Kredi Yayınlarından Çıkan “Kültürü ve Görgüsüyle Denizcilik” isimli bir kitabı var. Kitapta, bir toplumun denizcileşmesinin yolunun nasıl deniz kültüründen geçtiğini geniş geniş örnekleriyle anlatıyor.
Düz mantık olarak, bir ülkenin denizcilik gücünü arttırması için daha fazla çok fırkateyn’e veya savaş gemisine sahip olması gerektiğini düşünürüz. Aynı şekilde, şirketinizin rekabet gücünün artması için daha fazla makineye, bir konuda daha ileri gitmek için o konuyla ilgili daha fazla bilgiye sahip olmanız gerektiğini düşünebiliriz.
Em. Amiral Cem Gürdeniz, denizcilik gücünün artması için, herşeyden öte o ülkenin, hem halkıyla, hem devletiyle denizcileşmesi gerektiğini ve denizcileşmenin anahtarı da kültürden geçtiğini söylüyor. Bir ülkede, deniz ve denizcilik kültürünün somut unsurları, o ülkenin edebiyatında, resminde, müziğinde, sinemasında, deniz müzeciliğinde, amatör denizcilikte, kitap dünyasında veya denizcilik araştırmaları gibi kültürün farklı alanlarında ne kadar yoğun olarak varsa, denizciliğe ilgi ve merak o denli artacak, ülke daha hızlı denizcileşecek ve böylece bu alanda bir güç ve varlık oluşturmak için gereken ruha sahip olacaktır.
Amiral, burada denizcileşmenin yolunun, deniz kültürüyle yıkanmak olduğunu söylüyor.
Bu noktada, hayallerimizi ve tutkularımızı düşünelim? Yaptığınız veya yapmak istediğiniz işleri düşünelim?
Bu işleri ve tutkularda ilerlemeyi sadece o işte ve tutkuda ilerlemek olarak görmeyelim.
İlerlemeyi, o işin kültürüyle çeşitlenmek, kültüründe ıslanmak; kültürün her alanında o işi görerek ve yaşayarak ilerlemek olarak görelim.
Peki, bu ne şekillerde olabilir? Gelin, birlikte düşünelim.
Örneğin, yapay zekayı en iyi kullanan olmak veya bir yapay zeka işi geliştirmek istediğinizi düşünelim? Yapay zeka, bizim denizimiz olsun. Bu durumda denizcileşme (yapay zeka kafası, yapay zekacılaşma) nasıl bir sürece benzer? Ve denizcilik kültürü gibi bu süreci yaratan kültür çevresi nasıl olur? Bu kültür çevresiyle ıslanmak için neler yapabiliriz?
Ben sıralamaya başlıyorum, lütfen siz de ekleyin…
Yapay zekayı konu alan şarkılar var mı? Bunları bir liste yapsam. Bu şarkılarda neden bahsediyor? 2) Yapay zekanın ürettiği müzikler ve şarkılar var mı? Ne hissettiriyor? 3) Yapay zekayı konu alan filmler neler? İzleme listesi yapsam ve paylaşsam 4) Aynı şekilde, bu konu bilim kurgu kitaplarında, sanat eserlerinde, karikatürlerde vb. nasıl işlenmiş? bu konularda bir link koleksiyonu yapabilir miyim? 5) Yapay zeka ile ilgili amatörlerin toplandığı topluluklar var mı? 6) Yapay zeka konulu festivaller var mı? Neler konuşuluyor? Katılımcı olabilir miyim? 7) Yapay zeka ve yapay zeka düşüncesinin tarihi nedir? bu konuyu hangi kitaplardan, hangi düşünürlerden öğrenirim? 8) …
O işin kültürüyle en derin bağlar kuran, o işle ilgili rüzgarları en iyi şekilde arkasına almaz mı sizce de?
Değişimin Farklı Bir Türü: Veri Seti Değişimi
Değişim kavramı, buzdağı 🗻 gibidir.
Buzdağının üzerindeki değişimler; hayatlarımızı değiştirmek ve iyileştirmek için yaptığımız herşeydir. Todo listelerimiz; bu ölçülebilir, görülebilir ve dokunulabilir şeylerle doludur.
Buzdağının altında da dışarıdan pek gözle görülemeyen başka bir dünya var. Bu buzdağının altındaki dünyanın hareketleri, aslında buzdağının üstünün değişim için ortamı da hazırlıyor. Buzdağının altı hareket ettikçe, buzdağının görünen yüzeyi kendiliğinden hareket ediyor ve değişiyor. Buzdağının alt katmanına, ben, kendimce “veri seti” diyorum.
Bir konuyla ilgili verisetinizin çeşitliliği ve genişliği bizlerin normalini belirliyor. Bizim normallik tasarımımız da, belli konuda ne hissedeceğimizi, ne düşüneceğimizi ve nihayetinde nasıl davranacağımızı belirler. “Size en yakın beş kişinin ortalamasısınız” sözü de veri seti kavramı ile ilgilidir. En yakın beş arkadaşınızla en çok vakit geçirdiğiniz için onların davranışları, düşünceleri ve yaptıkları sizin normalinizi oluşturur. Her türlü kararımızı burada oluşan normale göre alırız.
Hayattaki her karşılaşma bizim normalimizi değiştirir.
Normallik ormanımız sadece tek çeşit, tek doğrunun olduğu deneyimlerden oluşuyorsa hayatımızdaki seçeneklerimiz daralır ve hayatı yargılayarak yaşar halde yaşarız. Çünkü, verisetimiz, hayatın çeşitliliğini kapsayacak genişlikte değildir.
Veri setimizin genişliği kadar özgürüz. Seyahat etmek, yeni deneyimler yaşamak ve sadece sayıca çok değil, farklı farklı karşılaşmalarımızın olması bizi özgürleştirir, bizi değiştirir. Bu değişim ilk başta gözle görülmeyebilir ama Normalimizin değişmesi ve veri setimizin genişlemesi de bir tür değişimdir, bir tür ilerlemedir. Bu değişim türünün de farkında olmalı ve kıymetini bilmeliyiz.
Hayattaki bir çok davranışımızı açıklarken, o davranışımızın gerisindeki duygulara ineriz. “Ben ne hissettim de, böyle davranma gereği duydum?” diye sorgularız. Davranışın açıklamasını duygularda ararız. Bunun bir adım ötesi de “Benim veri setim, benim normalim ne ki, ben böyle hissettim?” diye sormaktır. Çözümü, bu şekilde, verisetimizi genişletmekte ve zenginleştirmekte aramak bizi güçlendiren bir zihniyet olacaktır.
Bundan sonra ne zaman farklı karşılaşmalarımız olsa, ilk bakışta yargılayacağımız, bize tuhaf gelen ve hatta bizi ilk başta rahatsız eden bir şey görsek, normalimizin genişleyeceği yerlerden birindeyiz demektir. Hayatımız, verisetimizi genişlettikçe ve normalimizi genişlettikçe değişir. Bu karşılaşmaların ve genişlemelerin değerini bilelim.
Son olarak…
Bu hafta arkadaşlarımla Makedonya gezisi yaptım. Orada bana ilham veren anları ve şeyleri Instagram’da hikaye olarak paylaştım. Profilimde sabitlenmiş olarak izleyebilirsiniz.
Mubi’de “Yola Devam” filmini izledim geçen hafta. En beğendiğim filmler listemde yer aldı. Tavsiye ediyorum.