Ödüllü Karikatürlerle İlham Turu Yapıyoruz. Hadi Gelin.
İlhamdaşlarım herkese merhabalar. Bu hafta ödüllü karikatürlerden ilhamlarımız var. Bakalım siz bu karikatürlerden neler görecek, neler demleyeceksiniz. Sevgilerimle Özgür Alaz
Bugün, Mecidiyeköy’de IBBKültür’ün sergi alanında “Aydın Doğan Vakfı Karikatür ödülleri kazananlarının” sergisini görme şansı yakaladım. Bugün, ilhamolsun’da sergide kaydettiğim bazı karikatürlerin bana söylediklerini paylaşmak istiyorum. (Karikatürleri fotoğraflarken, eser sahiplerinin isimlerini fotoğraflamadığımı farkettim, eksiklik için başlarken özür diliyorum)
Başlamadan, ilhamOlsun Whatsapp grubunda, çok sevdiğim içerikleri ve ilhamları (haftada 2-3) paylaşmaya devam ediyorum. Gruba katılmak isterseniz linkimiz’i paylaşmak istiyorum.
Ve de iş dünyası ile ilgiliyseniz, “ben bu markayı nasıl büyüteceğim?” “yeni ne var?” “yeni stratejiler, yeni büyüme yolları neler?” gibi sorularınız varsa, Linkedin’de de 30 yeni fikir paylaşmış olduğum bir bülten hazırlıyorum. Orayı takip edebilir, önceki bültenlerden faydalanabilirsiniz.
Bir yöne ilerleyen ve herkesin o yöndeki ufka baktığı bir gemideyiz. Bir kişi de geminin üzerinde ters yöne canhıraç şekilde kürek çekiyor.
Değişim güçlerini (trendler, akıntılar) homojen ve tek bir vücut gibi görmemek gerekiyor. Değişim güçlerinin (trendler, akıntılar, meyletmeler, güçler) içinde farklı görüşlerin olduğu bir mutabakat gibidir.
Değişim güçlerini (trendler, akıntılar) katmanlı olarak da görmek görmeli. Ters yöne kürek çeken kişiye odaklanırsak, o yönde bir trend (güç, akıntı) yarattığını düşünürüz, ancak içinde bulunduğu mega trend (ana trend, geminin kendisi) ters yöne gitmektedir.
Madalya kazananların podyumundayız. Bir boks mücadelesinin podyumunda gibiyiz. Madalya kazananlar beden olarak eşit değil ancak ellerindeki eldivenlerin tahrişine baktığımızda, birincinin eldivenleri neredeyse tamamen yırtılmış olduğunu, ikincinin biraz yırtılmış olduğunu ve üçüncünün eldivenlerinin yeni gibi durduğunu görüyoruz.
Ellerini kirleten kazanıyor. Her şansı alan, en çok deneyen kazanıyor.
Atmadığın yumrukta (konumuz boks olduğu için) zaten kaybediyorsun.
Ne kadar çok denersen, o kadar kazanıyorsun.
Merdiven yığınının üzerinden duvardan öteye bakan bir adam görüyoruz. Verimsiz kaynak kullanımlarımıza bir hatırlatıcı.
Bir İskoç atasözü der ki: Herkes parasızlıktan (bu örnekte merdivensizlikten) şikâyet eder, ama kimse akılsızlıktan yakınıp ders çıkarmaz.
Çinli, yapay zeka şirketi deepseek, başkalarının yüzmilyonlarca dolara eğittiği yapay zeka modelini, 5 milyona eğittiği zaman da, yapay zeka devlerinin, yapay zekaya bir nevi bu karikaturdeki gibi yaklaştığını ortaya çıkardı.
Baba, oğlunun kulaklarını çekiyor. Arkada büyük baba, büyük büyük baba ve büyük dedenin bir kulakları çekilerek uzamış fotoğraflarının önünde. Bu fotoğraf, ben de şefkat duygusu uyandırdı. Kendi babamı düşündüm. İnsanlar, babalarına kızar ve eleştirir ya, ben de babamın bildiği tek yolun, şimdiki davranışları olduğunu farkettim.
Bir adamın kulağına fısıldanıyor, bu fısıldama adamın başını bir kurşun gibi delip geçiyor. “Kalem, kılıçtan keskindir” diye bir sözümüz var. Burada da, sözler büyülüdür(burada silah olarak gösterilmiş ama silah olarak düşünmek zorunda değiliz).
“Şiir, bir uçağı düşüremez ama pilotun kafasını karıştırabilir.” der, Filistinli şair Mahmud Derviş. Günümüzde tanık olduğumuz propaganda savaşları ile birlikte sözlerimizin değeri ve manipule edilebilme zayıflıklarımız üzerine düşündürdü.
Pisa kulesinin karşısında, içkili bir adam, evini düzeltmeye çalışıyor. Eğri bir şeye bakarak, kendimizi düzeltemeyiz. Bence, hepimizin içinde böyle bir kişi var. Değişim, aslında kıyas ile oluyor. Mesela, sosyal medyada çok zayıf ve güzel birini görüyor ve kendimizi onunla kıyaslıyoruz. Kendimizi onunla kıyaslayıp etiketler yapıştırıyoruz. Oysa ki, bu durumda, biz bu adam gibiyiz. Eğri bir şeyi kendimize kıyas olarak seçip kendimizi düzeltmeye çalıştık. Sosyal medyada gördüğümüz resimler Pisa kulesi gibi eğri, çünkü, en basitinden sosyal medya filtreleri var ve onun hayatının kırpılmış bir halini izliyoruz.
Binlerce kişinin geçtiği yolda, yol üstünde bir muz kabuğuna kimse takılıp düşmesin diye bir altgeçit inşa etmişler. “Artık, kimse muza takılıp düşecek mi?” “Hayır.” “Çözüldü mü?” “Evet ama çözümün daha kolay yolu vardı. Muzu yerden kaldırmak gibi.” Özellikle, teknolojiyle, her şeyi tam otomatize şekilde çözmeye ve karmaşık projeler üretmeye meylediyoruz. Ama durun, muzu yerden kaldırmak gibi kolay çözümler de işimizi çözebilir.
Uçan bir kuşu izleyen ve onu akşam yemekte kızartma olarak hayal eden köy halkı arasında, uçuşu, kanatları, akışkanlar mekaniğini hayal eden ve merak eden küçük kızın resmi.
Bir şeye nasıl yaklaştığımız, onda göreceğimiz şeyleri, onunla yapabileceğimiz ve onunla olabileceğimiz şeyleri belirler. Yapay zeka dost mu, düşman mı? Dünya iyi mi kötü mü? Kriz mi fırsat mı? Şeylere nasıl bir zihinle yaklaşıyoruz?
Ege Cansen’in çok güzel bir sözünü dinlemiştim. “Gazeteci, okurun tetikçisidir” demişti. Tetikçi demekle de, “okurların içinde birikenleri, toplumun söylemek istediklerini sözleriyle dile getiren kişi” diyor. Bu sözün resmi gibi okuyorum.
Bu karikatüre bayıldım. Ölüm cezası alan bir mahkum elektrikli sandalyede rahat etmek için yastığı ile birlikte gidiyor. “İşte bu ben olmalıyım” dedirtti. İlhamOlsun’da daha önce, “Plaja Giderken, Neden Çiçeğinizi ve Vazonuzu Mutlaka Yanınıza Almalısınız?” paylaşmıştım.
Her bir karikatür eminim sizin dünyalarınızda da bambaşka yansımaları olmuştur. Yorumlarınızı merak ediyorum.
Bu hafta ilham kaynağı olarak karikatürleri aldık. Karikatürler gibi başka başka şeylerle de ilham olarak, dünyalar olarak, bağlantılar olarak zenginleştikçe, hayatlarımız çok daha zengin çok daha özgür olacak. Bu haftaki karikatür ilhamımız da, her şeye ilham kaynağı olarak bakma duruşumuza da ilhamolsun.
ilhamOlsun’da olduğunuz için teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle