🧠Öğrenmeyi Beyninizin Dışına Taşıyın
Hayatımız öğrenme, ilişkilerimiz öğrenme, işlerimiz öğrenme, hayallerimiz öğrenme. Öğrenme tanımımızı beynimizin dışına çıkarmak, öğrenmeyi bir akışın ötesinde görmek hayatımıza ilham olacak.
Başlamadan Bir Yeni Haberim Var!
İlhamdaşlarım merhabalar;
Linkedin’de yeni bir Newsletter’a başladım: Markalardan 100 ilham
Gizli şampiyon markalardan, günümüz dünyasına, markalara, yöneticilere, girişimcilere ve iş yapma biçimimize ilham olabilecek uygulama ve prensiplerin koleksiyonu gibi düşünebilirsiniz. Bunun için adında “100” var. Umarım beğenirsiniz. Paylaşarak destek olursanız çok sevinirim. Link
🧠Öğrenmeyi Beyninizin Dışına Taşıyın
Öğretmen öğrenci ilişkisi tek yönlü değildir.
Aynı şekilde kitap ve okur ilişkisi de tek yönlü değildir.
Yani, “öğretmen öğretir, öğrenci öğrenir.” gibi değildir.
…
Öğretmen, öğrenci ilişkisi çift yönlü de değildir.
Aynı şekilde, kitap ve okur ilişkisi çift yönlü de değildir.
Yani, “öğretmen öğretir, öğrenci öğrenir…
öğretmen, öğrenciden öğrenir…öğrenci öğretmene öğretir” değil.
…
Öğretmen - öğrenci ilişkisinde öğrenmenin bir yönü de yoktur.
Aynı şekilde kitap ve okur ilişkisinde de yön yoktur.
Yani, öğretmen öğretir, öğrenci öğrenir.
Öğretmen öğretir ama öğrenci, kendinden başka bir şeyle birleştirerek farklı bir şey öğrenir.
Öğretmen öğretir, ama öğrenci kendi öğrenme sürecinde yaşadıklarından ve hissettiklerinden öğrenir.
…
Yani, öğrenme ve öğretme deneyimini bir akış ve doğrusal bir süreç gibi görmeyin.
Kaynaktan çıkan bilginin alıcıya ulaşmasıyla öğrenmenin minik (ve belki) ezber kısmı gerçekleşir.
Esasen öğrenme, kaynaklardan (bilerek çoğul kullanıyorum) çıkan bilginin, alıcıdan çıkanla çarpışması, arada bu bilginin şekil değiştirmesi, renklenmesi ve başka bir şeye dönüşmesiyle mümkündür.
…
Kitap ile örneklemek gerekirse;
Kitapta okuduklarınızdan evet bir şey öğrenebilirsiniz.
Ancak kitapta okuduklarınız, kitaptan okuduklarınızın sizin dünyanızda hatırlattığı şeylerden ve bunları ilişkilendirmekten daha çok şey öğrenebilirsiniz.
…
Öğrenmeyi beyninizin içinde başlayan bir süreç olarak görmeyin.
Yani öğrenme, bir bilgi, alıcı olarak size geldikten sonra, onu nasıl işlediğiniz, nasıl hayatınıza kattığınızla kısıtlamayın.
Nöronlarınız, beyninizin içinde ama öğrenme beyninizin içinde olmak zorunda değil.
Öğrenmeyi, beyninizden öteye taşıyın.
…
Bir başka deyişle, ilk aşamada öğrenmeyi kaynaklardan başlatın.
Öğrenme süreciniz, kaynaktan bilginin çıkmasıyla başlıyor gibi hayal edin.
Bilgi kaynaktan çıkarken senin ne yaptığın, nasıl dinlediğin, nerede konumlandığın vb. Böylece öğrenme sürecinin bir parçası olacak.
Metaforik olarak, bilginin alıcıdan çıkıp size gelene kadar olan süreci yaşayın. Bilgiyi havada yakalamış gibi olun. Onunla oyun oynayın. Onun sizden bilgileri çağrıştırmasına izin verin.
Bundan sonra kaynaktan gelen bilgi ve o bilgi vasıtasıyla sizde doğmakta olan bilgileri dar manada öğrenme sürecinizde işleyin.
…
Öğrenmeyi, bir renklendirme, tasarlama ve çağrıştırma süreci olarak görmek; öğrenmenin beynimizin dışında başlatmak ve böylece çevremizi öğrenmemizin bir parçası olarak saymak…
…
Öğrenmemize ve yaşamımıza ilham olacak.
…
O zaman, şimdiden ilhamOlsun!
…
Sevgiler
Özgür Alaz