On bin saat kuralını yeniliyoruz. On bin çeşit kuralı
İlhamdaşlarım merhabalar, bu hafta on bin saat kuralını yeniliyoruz, on bin çeşit kuralıyla tanışıyoruz. Nedir, neden önemlidir, nasıl hayatımıza katacağız? Bu hafta ilhamOlsun'da. Sevgilerimle Özgür
Malcolm Gladwell, “Bir işte, gerçekten uzman olabilmek için on bin saatlik efor/çaba gereklidir” ilkesiyle on bin saat kuralını ortaya attı. Bill Gates’ten Beatles’a dünyadaki pek çok olağanüstü başarıya bir açıklama getirdi ve kitabı dünyada çok satan kitaplar arasında yerini aldı.
Geçen günlerde, modern iş dünyası düşünürü Naval’ın on bin saat kuralına yeni bir katman eklediği bir sözüne denk geldim. Naval diyor ki: “On bin saat değil, on bin iterasyon(deneyimden öğrenme)” Naval’a göre, bir şeyi on bin saat aralıksız aynı şekilde yapabilirsiniz ve on bin saatlik, kendinize bir şey katmadan yapacağınız tekrar sizin o alanda uzmanlaşmanıza yardım etmez. Sizi uzmanlaştırma yoluna sokacak şey, her seferinde, bir şey öğrenmeniz ve yol boyunca iterasyonlarla, düzenlemelerle ve geribildirimlerle kendinizi geliştirmenizdir.
“On bin saat değil, on bin iterasyon değil, on bin çeşitte yapmak.”
Bugün, Naval’ın eklediği katmana bir yeni katman daha ekleyeceğim. “On bin saat değil, on bin iterasyon değil, on bin çeşitte yapmak.” On bin çeşit kuralı, nedenleri ve nasıllarını düşünmek bu haftaki ilhamımız olsun.
On bin çeşitte yapmak ne demektir?
Mesela konumuz, koşmak olsun.
On bin saat kuralı, bize; koş, her gün koş, koşmanı geliştir, koşmanı alışkanlık haline getir, koşunu takip et vb. gibi şeyler salık verir.
On bin çeşit kuralıysa bize; gece koş, gündüz koş; şehirde koş, dağda koş; yağmurda koş, çamurda koş; yalnız koş, birlikte koş; mutluyken koş, ağlarken koş; evin içinde koş(pandemi sırasında), metroya yetişirken koş (minik anlarda) der. Yani koşma eylemimizi, koşma eylemi şekillerimizi genişleterek, türlü türlü koşma deneyimi kazandırarak geliştirir.
Bir olimpiyat koşucusuysanız, olimpiyat yarışlarındaki koşunuzun standartları bellidir. Mesafe bellidir, kurallar bellidir, zemin bellidir, ekipman bellidir. Hayattaki koşu hedefiniz sadece her seferinde aynı standartlarda olan olimpiyat yarışları gibiyse, on bin saat kuralını takip etmek mantıklıdır. Ancak, hayattaki yarışımız, çoğumuz için belirsiz, kuralları değişken, umulmadık yerlerde ve zamanlarda ortaya çıkan, türlü belirsizliklere sahip koşular gibidir. Olimpiyat yarışlarına hazırlanan koşucular gibi olursak, bu değişken şartlar, değişen duygu durumumuz ve değişen koşu koşulları karşısında donup kalabiliriz.
Alışkanlık neden kazanamıyoruz? Neden alışkanlık kazanmaya çalışmamalıyız?
Alışkanlık kazanmaya çalıştığımız şeyler, olimpiyat koşusunda olduğu gibi sabit ve değişmeyen şeyler olarak düşünüyoruz. Ancak, hayat, olimpiyat yarışı gibi sabit ve steril değil. En basitinden, “her gün 10 sayfa kitap okuma alışkanlığı kazanacağız” diyoruz. Bu alışkanlığı hayal ederken, yaşamımızın ideal şekilde devam edeceğini, evimizin hep konforlu olacağını, okumayı seveceğin kitapları her zaman bulabileceğini varsayıyoruz. Ancak, yaşamımızda gün günü tutmuyor. Kimi zaman sevdiğimiz kitabı bulamıyor, kimi zaman evde misafirlerimiz oluyor, kimi zaman hava soğuk oluyor. Biz veya çevremiz değiştikçe, hep belirli koşullarda o alışkanlığı yapmaya koşullanmış olan bizlerin alışkanlık zinciri kırılıyor.
On bin çeşitte nasıl yaparız?
Diyelim ki, konumuz yine koşmak olsun.
On bin saat kuralı, bizim, kaç kilometre koştuğumuz, her gün ne kadar koştuğumuz, koşu skorlarımızla vb. ilgilenir.
On bin çeşit kuralı ise, bizim bu eylemi ne kadar genişlettiğimiz, ne kadar çeşitli durumda, yerde, koşulda, kişiyle, şekilde vb. yaptığımızla ilgilenir.
Sözgelimi, bugün yağmur yağıyor. Ve, siz yağmurda koşarsanız, sadece kilometre yapmış ve alışkanlık zincirini devam etmiş sayılmazsınız. Aynı zamanda koşunuzu genişletmiş de olursunuz. Artık, yağmurlu havada koşmuş birisi olarak, koşu deneyiminize bir çeşit deneyim daha eklemiş oldunuz.
Diyelim ki, pandemi var (ki gerçekten vardı), dışarı çıkma yasağı var. Siz koşunuza evde devam ederseniz, aynı şekilde, sadece yeni kilometre yapmış olmazsınız, aynı zamanda, koşu deneyiminize yeni bir şekil eklemiş ve koşunuzu zenginleştirmiş olursunuz.
On bin çeşit yaklaşımının faydası nedir?
Yaşlanınca zaman neden daha hızlı akar? Çocukken dünyadaki her şey bize yeni gelirken, her gördüğümüz ve her deneyimlediğimizi ilk defa deneyimlediğimiz için bu ilkler zihnimize işler, zaman genişler ve daha çok anımız olur. Yaşlanınca, dünya bize daha az yeni gelir, zihnimize eklemek için daha az ilginç şeyler karşılaşırız. Bu durum da yaşlandıkça zamanın daha hızlı akmasına neden oluyor.
Gördüğünüz gibi Ferda Anıl Yarkın’ın “evlilik aşkı öldürüyor güzelim” şarkısında olduğu gibi, alışkanlıklar ve aynılıklar da yaşanmışlıkları öldürüyor. Bir şeyi on bin çeşitte yapma arayışı, yaptığımız her şeyi, ilk defa yapıyormuş gibi görmek için bir perspektif sunuyor.
Diğer yandan, uzmanlık, uzmanlıkların dansından geliyor. Bunun için oturma biçimimizden yola çıkacağım. En iyi oturuş şekli nasıldır? Geçenlerde bir video izledim. En iyi insan duruşu üzerine. Videoda diyor ki, “En iyi insan duruşu diye bir şey yoktur. Duruşlar arasında geçiş yapmak vardır.”. Diyelim ki, en iyi duruş diye bir şey var ancak siz bu duruşta uzun süre kaldığınız zaman vücudunuzda stres oluşuyor (hareketliliğiniz kan akışını kolaylaştırıyor). Farklı duruş ve oturuş türleri arasında ahenkle geçiş yapmak aslında en iyi duruş biçimidir. Buradaki duruşu bir sıçrama tahtası olarak kullanalım. Nasıl ki, en iyi duruş biçimi yoksa, duruşlar arasında geçiş yapmak en iyi duruş biçimiyse, neden en iyi koşma biçimi, neden en iyi kitap okuma biçimi olsun. Bunlar arasında geçiş yapabilmek en iyi koşma biçimidir. Bunlar arasında geçiş yapabilmek için de, “bunlar” diye isimlendirdiğimiz deneyimleri, çeşitleri vb. biriktirmiş olmamız gerekir.
Peki on bin çeşit kuralını nasıl uygulayacağız?
Bu sorunun bir yanıtı bende, 9999 yanıtı da sizde. Lütfen fikri zihninizde demleyince, aklınıza gelen yeni önerileri de paylaşın.
Örneğimiz, koşmaktan devam edeceğim. Siz, “koşmak” yerine istediğinizi ekleyin.
On bin çeşitte yapmak istediğim, on bin çeşit keşif yapmak istediğim alan nedir? (koşmak, dil öğrenmek, satış yapmak vb.)
On bin çeşidimi nasıl kırılımlarda, çeşitlerde yapabilirim? Burada bana uygun 3 (dilediğiniz miktarda seçebilirsiniz) kırılım seçin. (her’leri çeşitlendirebilirsiniz)
Herkesle: Kimlerle yapabilirsiniz, kiminle yapabilirsiniz.
Özgürle koşmak, Ayşeyle koşmak, Fatma’yla koşmak.
Özgüre koşmak, Ayşeye koşmak, Fatma’ya koşmak
Her yerde: Nerelerde yapabilirsiniz.
Evde, havalimanında, plazada, avm’de, spor salonunda…
Her şekilde: Nasıl farklı yapma biçimleri ile yapabilirsiniz
Yalınayak koşmak, Hiit şeklinde koşmak.
Her koşulda koşmak: Hangi koşullardayken yapmak
Hastayken koşmak, depresyondayken koşmak, mutluyken koşmak
Her zaman koşmak
Gece koşmak, gündüz koşmak, toplantı arasında koşmak
Artık o deneyimi yaparken, her deneyiminiz aynı gözüküyor olabilir ama farklı. Deneyiminizi “ben koşuyorum”un ötesinde “Ben gece, hiit training şeklinde, ormanda koşuyorum” gibi görebilirsiniz. Böylece her yeni koşunuz aslında bir şekilde sizin için ilk defa yaşanacak deneyim gibi duracak.
Her koştuğunuzda, deneyim dünyanızı genişlettikçe bunları kutlayın, bunu kaydedin, belki fotoğrafa, belki not defterinize.
Heraclitus, iki bin yıl önce, “Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız: Çünkü nehir aynı nehir değildir ve siz aynı siz değilsiniz.” demişti. Günümüzün dünyasındaki nehirler daha hızlı akıyor, daha hızlı yer değiştiriyor, nehrin kendisi bir anda değişebiliyor. Bu hızla değişen dünyalarda, bizim uzmanlığımız, bir şeyi iyi yapmakta değil, türlü değişiklikler, belirsizlikler ve hormon patlamalarının ortasında bir orkestra şefi gibi gerekli esnekliği göstermek ve yaklaşımlarımız arasında geçişi sağlayabilmekten kaynaklanacaktır. On bin çeşit kuralı, bize bu esneklik ve ahenk gücünü sağlayacak. Koşulları (yağmur, soğuk, çamur) bir engel olarak değil de, deneyimimizi zenginleştirmek (çeşitlendirmek) için bir fırsat olarak görmemize yardımcı olacaktır.
İlhamOlsun’da olduğunuz için teşekkür ederim.
On bin çeşit yolculuğuna çıkmamız umuduyla…
Sevgilerimle
tüm durumlar kar tanesine benziyor, hepsi dışardan aynı gibi gözüküyor ama çok yakından bakacak olursan tüm kar taneleri birbirinden farklıdır.
Yıllar yıllar önce Amerikalı bir hocam "Don't do it million things using one way, do it one thing using millon ways. " demişti ve ben o gün bir "aha" anı yaşamıştım. Bu anlattığınız da ona benziyor. Bunu felsefe edinerek yaşadığınızda inanılmaz deneyimler elde ediyorsunuz. 👍