Uyarı: Bu bültenle, artık her şeyi örümcek ağı olarak görmeye başlayacaksınız.
İlhamdaşlarım herkese merhabalar, 👋
Bayram haftamızda, herkesin bayramını şimdiden kutluyorum. Bu hafta, ilhamolsun’da iki ilhamımız yer alacak. İlki, Japon Prensi Mikasa’dan ve Japonya’nın bilgiyi tüm dünyada arama çabasından bize ilham. İkincisi de, nasıl gördüğümüz, dünyadaki ilişkileri nasıl daha iyi görebileceğimiz, nasıl daha iyi fikirler üretebileceğimiz üzerine bir öneri. Bakalım beğenecek misiniz? Sevgilerimle, Özgür
Japon Prensinin Anadolu Bozkırında Ne İşi Var?
Japonya, Kırşehir’in Kaman ilçesindeki Hitit uygarlığına ait Kalehöyük kentinin kazılarını ve arkeolojik çalışmalarını gerçekleştiriyor. Kazıların başladığı dönemde, o zamanki Japon prensi de bölgeyi ziyaret ediyor. Kendilerine soruyorlar, “Japonya’nın burada ne işi var?” “Burada çıkanların sizinle bir ilgisi yok ki” “Buraya neden geldiniz?” diye. O da, şöyle yanıtlıyor: “Biz, Japonya olarak ikinci dünya savaşında yenilmemizin ve gerçeklikten kopmamızın sebebini dünya tarihini bilmemek ve dünya medeniyet bilgeliğine uzak olmak diye okuduk” “Bu kazılarla insanlığın gelişimini kavramak ve dünya bilgeliğini edinmek istiyoruz” diye yanıtlıyor.
Bugünlerde, Amin Maalouf’un deneme türünde yazdığı “Labirent” kitabını okuyorum. Kitabın, başlangıç cümlesi, Japon İmparatoru Meiji’nin yemini ile başlıyor: “Geçmişin kötü alışkanlıkları terk edilecek ve her şey doğanın adil yasaları üzerine kurulacaktır. Bilgi bütün dünyada aranacaktır…”
İmparatorlu yemininde ne geçiyor? Mikasa bize ne söylüyor?
Bilgiyi bütün dünyada aramak
Birinci Japon mucizesinin mimari Meiji’nin de, Kırşehir’de konuşan Mikasa’nın ortak noktası.
Bilgiyi bütün dünyada aramak
Labirent kitabını bayıla bayıla okumaya devam ediyorum. Kitap, “Bilgiyi, bütün dünyada aramak” tezine aynı zamanda bir kapı. Dünyayı, genelde kendi tarihimizden veya batı gözüyle okumaya alışkınız. Japonya, Rusya ve Çin perspektifinden dünyayı anlatıyor Maalouf. Bu üç medeniyetin nasıl yollardan geçtiği. Toplumların karakterlerini oluşturan olayları, Dünyadaki gelişmelerin birbirileriyle nasıl bir ilişkisellik içinde olduğunu, bir hikaye anlatıcısının gözünden ve ilginç ayrıntılarla okumak keyif veriyor.
Her şeyi örümcek ağı olarak görmek.
Diyelim ki, ben, seçimlerde %10 oy aldım.
Diyelim ki tartıda 65 kilo geldiniz.
Veya, diyelim ki, bu ayki satışlarınız 1 milyon TL.
Karşımızdaki bu rakamları nasıl görürüz? Bu temel sorunun yanıtı belki de kaderimizi şekillendiren öz.
ilk seviye görme biçimi: Olduğu gibi görmek
Bu rakamları olduğu gibi görmek.
Ne kadar oy aldın. %10
Kaçıncı oldun: 3.
Fotoğraf çekiyor gibiyim.
Olanı görüyorum.
Olanı yorumluyorum.
ikinci seviye görme biçimi: Çizgisel görmek
İkinci seviyede bu rakamın hareketiyle, değişimiyle görmek.
Mesela;
Ne kadar oy aldın: %10
Daha önce ne kadar oy almıştın: %8
Öyleyse oylarımı arttırmışım.
Yani, burada bir fotoğrafa bakıyor gibi değilim. Onu, bir film şeridi gibi görüyorum.
Yine olanları görüyorum.
Ancak olanları film şeridi gibi gördüğüm için,
Bu bakış açısında yön ve trend de görebiliyorum.
Film şeridiye başka şekillerde de bakabiliriz.
Ne kadar oy aldın %10
Kaç tane esnaf ziyaret ettim:100
200 Esnaf ziyaret etseydim %12 olabilirdi.
Üçüncü seviye görme biçimi: Katmanlı Görmek
Üçüncü seviye görme biçiminde olanın ötesinde diğer katmanlara da geçiyoruz.
Olan, içinde bulunduğu çevreden nasıl etkileniyor?
Olanın duygusu nedir?
Mesela;
Ne kadar oy aldın: %10
Ne kadar insan seni tanıyor?
Ne kadar insan senin bu işi yapabileceğine inanıyor?
Bir rakama baktığın zaman onun duygusunu da görmek.
Neden sonuç ilişkine farklı katmanları dahil etmek.
Bir rakamın, sadece bir rakam değil, aynı zamanda bir duygu, aynı zamanda bir mesaj, aynı zamanda bir olasılık olduğunu görmek.
Dördüncü seviye görme biçimi: Bütünsel Görmek
Dördüncü seviyede, bir şeyi katmanlı olarak gördüğümüz gibi, o bağlamdaki her şeyi ve tüm ilişkileri de katmanlı olarak görmektir.
O şeyi, çevresindeki herşey ile birlikte görmektir.
Mesela;
Ne kadar oy aldın %10
Aldığım oyu, açken veya tokken farklı yorumlarım.
Aldığım oyu, Mutluyken veya mutsuzken farklı yorumlarım.
Yani, sadece aldığım oyu değil, o oya bakan göz olarak kendimi de baktığım şeyde görmek.
Kendimi de katmanlı şekilde görmek. Kimi zaman, açlık durumum, kimi zaman da başka bir katmanın olan duygu durumumun o şeyi nasıl gördüğümü etkilediğini bilmek.
O şeyin çevresinde sadece ben de değilim.
Öte yandan, diğer adaylarlarla da hem birlikte görmek, hem de diğer adayları katmanlı dünyalarını gözönüne almak, gerek.
Diğer adayların varlığı veya yokluğu, diğer adayların nereye konumlandığı, insanların tercih kararlarını nasıl etkilediği de benim hem oyumu, hem de aldığım oyu nasıl gördüğümü etkiliyor.
Gördüğünüz gibi başlangıçta gördüğümüz bir şey, bir rakam, bir eşya veya bir sonuç; gitgide bir örümcek ağına benzedi.
Beşinci seviye görme biçimi: ??
Hayal etmek için bu maddeyi de ekliyorum.
Ama bu seviyeyle ilgili söyleyebileceğim tek şey, bu seviyede olanlara belki de “görme biçimi” demeyeceğiz, görme biçiminin kendisi farklılaşacak.
Neden önemli
Her gördüğümüz şey, iç içe geçmiş katmanlardan oluşuyor.
Her gördüğümüz şey, aslında, hareketliliğin içinde yakaladığımız bir kare.
Her gördüğümüz şeyi katmanlığı ve dinamikliği (hareketi) ile birlikte görürsek;
Her gördüğümüz şeyi, şey olarak değil de, örümcek ağı olarak görürsek
Ki bu bir yolculuk, bu bir antreman…
Bizlere bir güncelleme geleceğini ve sınırsız düşünce dünyasına adım atabileceğimizi düşünüyorum.
Neden sınırsız dedim?
Çünkü, insan fark ediyor ki, bir şeyde bile, dünyaları görebiliriz. .
O zaman;
Bu fotoğrafta ne görüyorsunuz?
Dünyalar görüyorum. Ağlar görüyorum. Katmanlar görüyorum. İlişkiler görüyorum.
ve görmeye çalışacağım.
Yorumlarınızla, fikirlerinizle bu ilhamı birlikte geliştirelim. Hepimize şimdiden ilhamOlsun!
İlhamOlsun’da olduğunuz için güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Hafta içi paylaşımlarımı Instagram ve Linkedin’den takip edebilirsiniz.
Zamanınız ve ilhamdaşınız olarak kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle
Özgür
➡️ Ozgur Alaz - Instagram (Instagram’da günlük ilham hikayeleri paylaşıyorum