Zaman yönetimi kitaplarında asla okuyamayacağınız en önemli zaman yönetimi tüyoları
ilhamdaşlarım merhabalar, bu yazıya ayıracağız beş dakika, en iyi zaman yatırımınız olabilir mi? Düşüncelerinizi bekliyorum. Şimdiden ilhamOlsun!
Ünlü filozofumuz Mahmut Tuncer’e atıfla denir ki: “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, halay ise her yere”.
Zaman yönetimi konusunda yazılanlar, anlatılanlar, verimlilik ipuçları, sistemler ve bize mantıklı gelen her şey de bence benzer. Bizi A noktasından B noktasına götürüyor. Peki, zaman yönetimi konusunun halay’ı nedir? Yani, bizi, bir yerden her yere götürecek o şey nedir?
Strateji konusunun temel eserlerinden, iki bin önce yazılan Sun Tzu’da der ki: “En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.” Yani, bir devlet, caydırıcılığıyla, diplomasiyle, psikolojik savaşıyla veya etki gücünü kullanarak savaşa gerek duymadan savaşı kazanabiliyorsa en büyük strateji budur. “Zaman yönetimi” konusu için, savaş benzetmem biraz tuhaf oldu ama bu benzetmeyi şu yüzden kullanıyorum. Bu bakış açısı, bize, etkinin yani sonucun, (reel) eylemden bağımsız olabileceğini söylüyor.
Başka bir deyişle, verimlilik ve zaman yönetimi konusundaki bakış açımız, kabaca, “eylemlerimizi yapalım ve sonuç gelsin” üzerinedir. Sun Tzu’nun bize hatırlattığı şey, “Sonuçların gelmesi sadece eylemle kısıtlı olmak zorunda değil.” İşte bu, bizim Mahmut Tuncer anımız. İşte bu haftaki ilhamolsun’un tek cümlelik özeti.
Peki ama nasıl? Etkiyi, eylemlerimiz ötesinde elde edebiliriz? Veya, SunTzu’nun deyimiyle “savaşmadan kazanacağız”? Etki nerelerdedir?
Sorunları ortadan kaldırmak: Her işi, daha iyi, daha verimli ve daha hızlı yapmanın yolları vardır. Ama bunlardan daha iyisi, o işin gerekliliğini ortadan kaldırmaktır. Örneğin, İstanbul’dan Antalya’ya bir paket göndereceksiniz. Onu uçakla, kargoyla veya otostopla gönderme gibi seçenekleriniz vardır. Ama, bir başka bakış açısından, o paketi göndermenin gerekliliğini nasıl ortadan kaldırabileceğinizi düşünebilirsiniz. Belki, ihtiyacı Antalya’dan tedarik edersiniz, belki de ihtiyaç duyulma sebebibi ortadan kaldırırsınız.
Takviminizi paylaşmak: Şeffaflık ve açıklığın büyük bir etkisi vardır. İnsanlar, sizin uygun zamanlarınızı görürler, daha iyisi takviminizin dilini paylaşmanız. Hangi gün neye odaklandığınızı bilirler. Yapacağınız toplantılarda, buluşmalarda, onlara katkı yapabileceği alanlar açmış olursunuz.
Önleyicilik: Hız çağında, bolluk çağında onarıcılıkla, önlemle, bakımla ilgilenmek istemememiz normal. Ancak, önlemek, tedavi etmekten çok daha ucuzdur.
Çevre Düzeni: Masanız düzenli olduğu zaman, zamanınızı da daha düzenli kullanırsınız. (Eski bir dağınık insan olarak yazıyorum) İki sebepten ötürü. İlki, düzenli olduğunuz zaman daha hazır olursunuz, vakit kaybetmezsiniz, aradığınızı daha kolay bulursunuz, anahtarlarınızı kaybetmezsiniz. Öte yandan, yakın çevrenizin ruhu sizin ruhunuzu da etkiler. Spiritüel bir noktadan söylemiyorum. Zihnimizde de bir hayali bir masa var diye düşünün. “Fiziksel masanıza bir dosya geldiği zaman onu ortada bırakıyorsanız, zihinsel masanıza da bir mesaj dosyası geldiği zaman onu da zihnimizde ortada bırakıyoruz” gibi görselleştirin.
Brief Zekası: Günümüzde hiçbir şeyi yalnız ve tek başımıza yapmıyoruz. Her işimizde insanlara bağlıyız ve birlikte yapıyoruz. Bu da demektir ki, verimliliğin yolu, bu dansı iyi yapmaktan geçiyor. Ajans dünyasında, bir marka, ajansından bir reklam filmi sipariş vereceği zaman öncelikle bir brief(istek) paylaşır. Bu brief’te, markanın özü, yaşadıkları sorunlar ve amaçları gibi reklam filmine temel olacak bilgiler paylaşılır. İşlerdeki sorunların %90’ı iletişim hatalarından meydana geliyor. İş için isteklerimizi doğru briefleyebilirsek ve bizden istenenleri doğru anlayabilirsek, yönetilecek zamana gerek çok azalacak. Nasıl ki, yapay zeka kullanırken prompt mühendisliği kavramı ortaya çıktı. Bunu, çok teknik bir yerden düşünmeyin ama kendi hayatımız için de düşünelim. İsteklerimizi, ihtiyaçlarımızı daha açık, daha anlaşılır ifade edelim.
İş işi getirir: Yaptığımız her işle, aslında iş listesinde bir şeyi başarmanın ötesinde de şeyler yapıyoruz. O şey, bizim becerimizi arttırıyor, çevremize “Özgür, bu işi yapabiliyor” mesajı veriyoruz, reputasyon kazanıyoruz. Aslında “kazanıyoruz’dan daha çok “kazanabiliriz.” İşlerimizin, bu değerinin de farkında olalım. Bir örnek olarak, parkta yoga dersleri veren birisi ile tanışmıştım. Açık havada, küçük bir toplulukla yoga yapıyor. Buraya kadar olan şey takvim yaklaşımı. Ancak sırrı bundan sonra başlıyor. Derslerinde, gelen geçenlerin görebileceği şekilde küçük bir tabela’da katılmak isteyenler için instagram adresini verdiği bir mesaj taşıyor. Gelen, geçen, meraklı olan herkes oradan bilgi alabiliyor. Böylece, derslerini aslında bir tanıtım mecrasına dönüştürmüş.
Değerlerini bilinmesi: Kendini bilmek ne kadar önemliyse, kendinin bilinmesi de o kadar önemlidir. Mesela, “Özgür, şundan şundan hoşlanır” diye çevremde bilinirsem, hoşlandığım daveti alma ihtimalim artar, hoşlanmadığım davetler bana daha az gelir. Öte yandan, belli bir durumda nasıl karar verdiğimi, neyi önceliklendirdiğim çevrem tarafından bilinirse, yaşamak kolaylaşır.
Sözlerimizin Eylemdir: Alışveriş yaparken, bir marka, bizi çok sevdiğinden, bizi çok düşündüğünden “En iyi fiyat garantisi” vermez. Kendini düşündüğü ve fiyat savaşını önlemek için baştan bu sözü herkese verir. Bu markanın rakibiyseniz, fiyatları düşürerek kazanamayacağınızı bilirsiniz. Bu yüzden fiyat savaşı başlatmazsınız. “En iyi fiyat garantisi” olan pazarlarda, ortalama fiyatlar, bu garanti olmayan pazarlardan daha yüksektir. Burada, markanın bir sözü vardır ve söz rakiplerini caydırmıştır ve kendisinin ilerideki fiyatları indirme işinin gerekliliğini azaltmıştır. Bizler de sözlerimizin gücünü kullanırız sık sık: “Eğer bunu yaparsa, ben de bunu yapacağım” deriz. Ülkeler, “kırmızı çizgilerini” yayınlarlar. Biz, farkında olmadan, belki sadece, refleks olarak bunu kullanıyoruz, ama şimdi daha farkında kullanalım. Sınırlarımızın anlatalım, niyetlerimizi paylaşalım, bize yapılmasını istediğimiz davranışları pekiştirelim, onlara teşekkür ederim.
Belirsizliği Azaltmak: “Taksiniz geliyor?” ile “Taksiniz 6 dakika sonra geliyor” arasında bir netlik farkı vardır. Sizin takviminizi, kendinizi ve eylemlerinizi daha iyi planlamanızı sağlar. Birlikte olduğunuz insanlara netlik sunmak ve netlik talep etmek kafa karışıklıklarını ortadan kaldıracaktır.
Bu maddeleri, kafamızı açmak için yeni bakış açıları gibi düşünün. Ve hepimiz için daha keşfedilmeyi bekleyen bir dolu bakış açısı daha var. Ama özünde mesajımı üç cümleyle özetlersem;
Zaman yönetimini, sadece takvim yönetimi olarak görmeyin. Zaman yönetiminiz, takvime gelmeden başlıyor.
Takvimde yer kaplamayan, ama takviminizin kaderini değiştirecek şeyler vardır.
Bir şeyi takvime düşürmeden önce çözmek esas başarıdır.
Mahmut Tuncer’e dönersek, zamanı yönetme mantığı bizi A noktasından B noktasına götürür. Bize verimlilik kazandırır. Zaman yönetmeden öncesi, zaman yönetiminin ötesiyse bizi her yere götürür. Her yerlerde buluşalım ✨
İlham Olsun’da zaman yönetimi konusunda paylaştığım farklı perspektifler de var.
Zaman Yönetimi ile ilgili 10 Yeni Prensip
Bedenini, Ruhunu, Aklını ve Amacını Hazır Ederek Başlamak
Eylemlerimiz için 22 Yeni Bakış Açısı
Eylemlerimizin Bağlantısallığı İçin 7 Prensip
Linkedin’de’de, markanızı, işinizi ve girişiminizi büyütmenin yeni yollarını paylaştığım bültende de bu hafta “Sentetik Markalar” kavramını ortaya attım. İşinizin sentetik değerini keşfetmek ve sentetik değerlerle markanızı büyütmek konusunda bir fikir paylaştım. Linkedin’de da abone olabilirsiniz
İlhamOlsun’da olduğunuz ve ilhamdaşım olduğunuz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle